SAMSUN (AA) - Dede mesleğinin üçüncü kuşak temsilcisi Türkmenoğlu, 13 yıl önce Osmaniye Devlet Hastanesinde hemşire olarak göreve başladıktan sonra ahşap kaşık yapımını hobi olarak sürdürdü.

Türkmenoğlu, işinden arta kalan zamanlarında, evinin bahçesindeki atölyede sandal ve zeytin ağaçlarından oyarak ürettiği ahşap kaşığın yanı sıra yaptığı tespih ve süs eşyalarının bazılarını sergiliyor, bazılarını da yakınlarına hediye ediyor.

Yaklaşık 6 yıl önce Kültür ve Turizm Bakanlığınca "ahşap kaşık yapım ustası olarak somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı" ünvanına layık görülen Türkmenoğlu, sanatını temsil etmek için farklı illerde düzenlenen festival ve etkinliklere katılıp ücretsiz atölye eğitimi veriyor.

Türkmenoğlu, Samsun'da düzenlenen festivale de katılarak çeşitli etkinlikler gerçekleştirdi.

"Terapi olarak görüyorum bu işi"

46 yaşındaki Fatih Türkmenoğlu, AA muhabirine, kaşık yapmaya 10 yaşında merak sardığını söyledi.

Bu işi dedesi ve amcasından öğrendiğini belirten Türkmenoğlu, "Üçüncü kuşak olarak bu işi yapıyorum. Zevk alarak, hoşlanarak yapıyorum, stres atıyorum. Bu beni rahatlatıyor. Bir yerde terapi olarak görüyorum bu işi." dedi.

Sandal ve zeytin ağaçlarından yaptığı kaşıkların klasik kaşığa göre daha dekoratif olduğunu dile getiren Türkmenoğlu, "Atölyemde yaptığım ürünleri sergileyerek mesleği yaşatmaya gayret gösteriyorum. Devlet memuru olduktan sonra da bırakmadım. Hastanenin stresini bununla atıyorum, rahatlıyorum." ifadesini kullandı.

Ticaret Bakanlığından hızlı kargo dolandırıcılığı uyarısı Ticaret Bakanlığından hızlı kargo dolandırıcılığı uyarısı

Türkmenoğlu, bu işin gelecek kuşaklara aktarılması için çaba gösterdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"El sanatlarının devam etmesini, millete aktarılmasını istiyorum. Fuarlarda, gittiğimiz ortamlarda, davetlerde bunların önemini anlatmak, geçmişimizi unutmamak bir yönden insana huzur veriyor. Ne mutlu geleceğe bir şeyler aktarabilirsek. Bu işin zorluğuna gelecek olursak, her mesleğin kendine göre bir zorluğu vardır ama sevdikten sonra zor diye bir şey yoktur."


Muhabir: Erkut Kargın

Kaynak: aa