İSTANBUL (AA) - Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı, Avrupa'da yaşayan Türklerin sorunlarını çözmek için kurdukları partilerin 6 Haziran'da yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine girmesinin Türk diasporası için büyük öneme sahip olduğunu ifade etti.

Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Türk diasporası için taşıdığı öneme ilişkin, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Bayraklı, diasporanın halen temsil sorunları yaşadığını ancak seçimlere Türk asıllı isimlerin girmesinin bir fırsat olacağına vurgu yaptı.

Türklere yönelik ırkçı ve ayrımcı tutum sürüyor

Türkiye’den Avrupa’ya göç eden Türklerin şu an üçüncü kuşak torunlarının Batı ülkelerinde yaşadığını hatırlatarak, orada doğmuş olsalar da sosyal hayatta ayrımcılığa maruz kaldıklarını söyledi.

Avrupa’da doğan Türklerin iş hayatında da zorluklarla karşılaştığını belirten Bayraklı, Türklerin iş yerinde başarılı olsalar dahi mevki olarak belli bir noktadan ileriye gidemediğini vurguladı.

İstanbul'un simgeleri Dünya Prematüre Günü dolayısıyla mor renkle ışıklandırıldı İstanbul'un simgeleri Dünya Prematüre Günü dolayısıyla mor renkle ışıklandırıldı

Bayraklı, Türklere sadece “yabancı” oldukları için ayrımcılık uygulanmadığını ayrıca dinleri nedeniyle de ötekileştirildiğini dile getirerek, “Avrupa'da yükselen aşırı sağcılık, aşırı sağcı terör, marjinal, radikal gruplar nedeniyle Müslüman nüfusa Türk diasporasına yönelik olarak nefret söylemlerinden başlayıp nefret suçları ve teröre uzanan bir dizi suçlar işleniyor.” ifadelerini kullandı.

Avrupa'da özellikle Avrupalı olmayana karşı ırkçılığın çok ciddi kültürel köklere sahip olduğunu ifade eden Bayraklı, şu an yapılan saldırıların, arka planı olmadan okunmaması gerektiğini aktardı.

Avrupa’daki siyasi partiler Türkleri temsil etmiyor

Bayraklı, Türk diasporasının Avrupa’daki ırkçı saldırılarla baş etmek için ilk kuşaktan itibaren örgütlendiğini bildirerek, “Cami derneklerinden tutun da normal derneklere kadar. Türklerin Avrupa'daki sosyal hayatı, kültürel hayatı çok zengin.” diye konuştu.

Avrupa’ya göç eden Türklerin sendikalaştığını ve sendikalara üye olduğunu vurgulayan Bayraklı, 1970’lerden sonra işçilerin orada kalıcı hale gelmesinin bu durumda büyük payının olduğunu kaydetti.

Bayraklı, Avrupa’da yaşamaya başlayan Türklerin siyasi hareketler içerisinde de rol almasının aynı dönemlere denk geldiğini anlatarak, şöyle devam etti:

“Türkler Avrupa’da siyasi hayata da adapte oldular. Tabii çeşitli siyasi nedenlerle Avrupa’ya iltica edenlerin aktif olması da söz konusu. 1980’ler sonrası özellikle Avrupa'daki mevcut siyasi partiler içerisinde siyaset yapma davranışı ya da isteği söz konusu. Uzunca yıllar Türkler Avrupa'daki mevcut siyasal partiler içerisinde mevcut varlıklarını gösterdiler. Hristiyan Demokratları olsun, Sosyal Demokratlar ya da Yeşililer gibi. Sadece biz ırkçı partilerde Türkleri pek göremiyoruz. Onun dışında hepsinde var.”

Türklerin partilere girerken siyasal mühendislikle karşı karşıya kaldığını hatırlatan Bayraklı, Türklerin siyasi partiler tarafından kendi ideolojilerine göre süzgeçten geçirilerek partilere kabul edildiğine değindi.

Bayraklı, muhafazakar ya da milliyetçi kökenli Türk siyasetçilerinin Avrupa’daki partiler tarafından dışlandığının altını çizerek, “Türkleri temsil ettiğini iddia eden, bu siyasal partilerle siyaset yapan ama hep Türkiye'ye karşı negatif pozisyon alan Türkiye kökenli milletvekilleri ortaya çıktı.” değerlendirmesinde bulundu.

Türk diasporasının yaklaşık yüzde 65’inin muhafazakar ya da milliyetçi görüşe yakın olduğundan bahseden Bayraklı, siyasi partilerin yaptıkları bu filtreleme nedeniyle bu insanların siyaseten temsil edilemediği bilgisini verdi.

Seçimler bir fırsat

Bayraklı, Avrupa’da siyaseten ötekileştirilen Türklerin kendi seslerini duyurmak için alternatifler bulmaya çalıştığını belirterek, “Diasporadaki Türkler seslerini orada duyuramayınca Türkiye’de siyaset yapmayı tercih ediyorlar ya da kendi partilerini kurmaya başladılar.” görüşünü paylaştı.

Avrupa Parlamentosunun 6 Haziran 2024’de yapacağı seçimlerin bir fırsat olduğunu söyleyen Bayraklı, Türk asıllı siyasetçilerin seçilme şanslarının daha yüksek olduğunu kaydetti.

Bayraklı, Avrupa’da doğan yeni nesil Türklerin seslerini siyasetle duyurabileceklerine inançları olduğuna dikkati çekerek, “Avrupa'da özellikle Türk nüfusunun siyasal temsili konusunda ciddi sorunlar var. Hala Avrupa’nın bazı yerlerinde Türkler oy kullanamıyor.” dedi.

Türklerin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmasının önemli olduğunu dile getiren Bayraklı, bunun demokratik yollarla temsiliyeti güçlendirmesi açısından büyük bir atılım olabileceğini ifade etti.

Bayraklı, Avrupa’da Türk partilerinin kurulmuş olmasını Batı demokrasisi için bir zenginlik olarak gördüğünü aktararak, şunları söyledi:

“Türk partileri, parlamento seçimlerinde illa başarılı olmak zorunda değiller. Bir siyasi parti kurulması, siyasal kimliğe ve hüviyete girmiş olması, siyasetin bir parçası olması önemli zaten gerisi gelir. Seçimlerde milletvekilliği kazanırsınız ama parlamentoya girersiniz girmezsiniz orası ayrı mesele.”

Bayraklı, Türk partilerinin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Türklerin yaşadığı toplumsal sorunları dile getirmek açısından önemli olacağını ve Türk diasporasının kurduğu partilerin zamanla kurumsallaşarak daha etkili olacağını vurguladı.

Bayraklı, Avrupa’da kurulan Türk partilerinin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde boy göstermesinin Batı’da yükselen ırkçılıkla da mücadele konusunda ön ayak olması açısından önemini kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Türk partileri Avrupa’da ciddi sayılardaki Türk seçmeni Avrupa Parlamentosu seçimleri için mobilize edebilir. Eğer seçmen iyi yönlendirilirse çok fazla Türk milletvekili parlamentoya gönderilebilir. Bu da Avrupa Parlamentosu'nda da Türk diasporasının sesinin duyurulması açısından ciddi etkili olacak. Geçmişte tabii mevcut partiler üzerinden seçilen Türkler olmuştu ama orada dediğim kıstaslar söz konusuydu. Kurumsal ırkçılıktan bahsettik, yapısal ırkçılıktan bahsettik. Türklerin yaşadığı sıkıntılar üzerine bugünden yarına hızlı bir çözüm söz konusu değil. Çok uzun süreli bir mücadeleyi gerektiriyor.”​​​​​​​


Muhabir: Ömer Faruk Madanoğlu

Kaynak: aa