Asayiş

Bir fabrika soygunu daha


İddiaya göre, Gölbaşı ilçesi Ahiboz mevkiinde 1997 yılında faaliyete başlayan ancak bir süredir boş olan granit ve andezit taşı fabrikasına gelen hırsızlar, fabrikanın para eden tüm malzemelerini çaldı. Kepçeler ve TIR’larla fabrikaya gelen hırsızlar, ellerinde evrakları olduğunu ve fabrikanın kendilerine ait olduğunu söyleyerek trafolar ve diğer malzemeleri araçlara yükleyip götürdü. Hırsızların fabrikanın malzemelerini ise 3 farklı kişiye sattığı ortaya çıktı. Olayın ardından jandarmaya ve savcılığa başvuran fabrikanın sahibi Yüksel Haşlak, fabrikasını çalanların dörtlü bir şebeke olduklarını iddia ederek, “Cuma günü kepçelerle, yıkıcılarla, TIR kamyonlarıyla geliyorlar buraya. Jandarmanın ifadesine göre ellerinde evrakları olduğunu ve fabrikanın kendilerine ait olduğunu söylemişler. Cuma, cumartesi yıkıyorlar trafoları, vinçleri, idari binadaki parasal anlamda değeri olan her şeyi alıp götürüyorlar. Demirini, satılacak her şeyini Ostim’e, Kırıkkale’ye taşıyorlar. Bunlar dörtlü bir şebeke. 3 kişi parayla satın aldığını söylüyor. Parayla satın alanlara bir şey diyemiyoruz” dedi.

SATIŞ İÇİN PAZARLIK YAPARKEN FABRİKA ÇALINDI
Haşlak, fabrikanın şu anda çalışmadığını ve satmayı düşündüklerini ifade ederek, “Dört ortak olarak elimizde bulunan bir mülktü. Bir hafta önce 2,5 milyona pazarlığını da yaptık. 1997’de Türkiye’de ilk kurulan ve Ankara’nın ikinci büyük taş, granit, andezit fabrikasıydı. Bin 200 metrekare kapalı alanı, 500 metrekare idari binası, içerisinde 3-4 TIR’la götürülebilecek vinçleri, trafoları olan yerine dahi sahip çıkamayacaksa, bir de bunlar hırsızlık adı altında sağa sola götürülecek ve jandarmadan mantıklı bir sebep öğrenilemeyecekse insanlar nereye sığınacak” şeklinde konuştu.
Öğretmen olduğunu belirten Haşlak, “Bizim satış yapmak için pazarlık yaptığımız, 2 milyon 300 bine falan anlaşmak üzere olduğumuz alıcı olan arkadaşlar yeri tekrar değerlendirmek istedi. Buraya geliyorlar ve fabrikanın söküldüğünü görüyorlar. Telefon açtılar ve ‘Biz fabrikayı almak için sizinle pazarlık yaparken siz fabrikayı söküyorsunuz’ dediler. Bunun üzerine biz buraya geldik ve fabrikamız yerle bir edilmiş. Buraya geliyoruz ve böyle bir tabloyla karşılaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
Haşlak, Ahiboz jandarmasının yıkan kişinin Doğubeyazıt nüfusuna kayıtlı olduğunu söylediğini kaydederek şunları dedi:
"‘Orası benim kendi yerimdi yıktım sattım’ diyormuş. Ankara’nın değil, Türkiye’nin tanıdığı bildiği bir kimliğimiz var. Bu evrakları düzenlediği kişinin iddia ettiği evrakları getirmesini bekliyoruz. Alıcılar geliyorlar jandarmada ifade veriyorlar, ‘Biz paramızla aldık’ diyorlar. Onlar paralarıyla aldılarsa ne yapabilirsiniz? Hiçbir şey. Sözün bittiği yer. İfade edilecek bir şey yok.”
Haşlak, “Elektrik direklerinin üzerinde kurulu olan, tanesi 25-30 bin lira değerinde iki tane trafoyu aşağı indiriyorlar. Trafo yüksekliğinde olan vinçlerin de hurda olarak satıldığını söylüyor jandarma. Bunların hurda olarak satılması akla ziyan bir şey. Böyle bir işyerinin sökülmesi demek başka bir yerde fabrika olarak yeni bir şeylerin yapılması demek. İçerisine baktığımız zaman dört tane büyük este makinasının, 15-16 tane kırıcının, parlatıcının, baş kesmenin, yan kesmenin bulunduğu ve yaklaşık 50 tane işçinin ekmek yediği bir taş fabrikasıydı. Şu an itibariyle ne fabrikadan, ne işçiden söz edilebilecek. Sözün bittiği yer” diye konuştu.
Satan kişiyle yüzleşemediklerini kaydeden Haşlak, “Savcılık, ortak olduklarına dair ellerinde bir şey olmadığı için bir şey yapamayacağını ifade ediyor. Jandarmayla telefonla iletişim kuruyor burası benimdi diyerek. Bizde acziyet içerisinde savcılığa gidiyoruz orada bir şey yapamıyoruz, Ahiboz jandarmasına gidiyoruz burada bir şey yapamıyoruz” dedi.
Önceki hafta Kazan ilçesinde benzer bir şekilde fabrikadan hırsızlık olayı yaşanmıştı.
(İHA)