Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilaver Özturan, yaşam kalitesini düşürebilecek şiddete ulaşabilen kulak çınlamasının genellikle dış kulak yolundaki kir gibi basit ve kolayca müdahale edilebilen nedenlerden kaynaklansa da bazen ciddi bir hastalığa da işaret edebileceğini belirtti.İSTANBUL (İGFA) - Gerçekte olmayan zil sesi, hışırtı ve uğultu gibi seslerin duyulması ‘kulakta çınlama’ ya da tıp dünyasındaki adıyla ‘tinnitus’ olarak tanımlanıyor. 

Çok fazla gürültülü ortamda bulunmanın yanı sıra cep telefonuyla fazla konuşmak, kulaklık ile yüksek volümlü müzik dinlemek, çevredeki ses kirliliğinin artışı ve geçirilmiş COVID-19 enfeksiyonu gibi etkenler nedeniyle kulakta çınlama sorununun son yıllarda giderek yaygınlaştığı belirtiliyor.

Günümüzde her 15 kişiden biri, hayatının bir döneminde kulak çınlaması problemi yaşadığına dikkati çeken Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilaver Özturan, yaşam kalitesini düşürebilecek şiddete ulaşabilen kulak çınlamasının genellikle dış kulak yolundaki kir gibi  basit ve kolayca müdahale edilebilen nedenlerden kaynaklansa da bazen ciddi bir hastalığa da işaret edebileceğini belirtti.

Kulak çınlamasında erken tanı ve tedavi son derece önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özturan, "Çınlamaya yol açan etkenin erken dönemde tespit edilmesi tedaviye cevabı kolaylaştırır. Geç kalındığında ise örneğin çınlama kulak tansiyonu gibi hastalığa bağlı gelişmişse işitme kaybı gelişebilir. Çınlamada tedavi sebebine yönelik yapılmaktadır. Nedeni tespit ve tedavi edildiğinde çınlama çoğu zaman sorun olmaktan çıkmaktadır” diye konuştu.

Prof. Dr. Özturan, kulak çınlamasına yol açan etkenleri anlatarak, şu önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.

Z kuşağının 'kusursuz selfie'si dişleri ihmal ettiriyor Z kuşağının 'kusursuz selfie'si dişleri ihmal ettiriyor

AKUSTİK TRAVMA

Ani ve şiddetli şiddetli ses dalgalarına maruz kalma sonucu gelişen akustik travma, işitme kaybının yanı sıra kulakta çınlamaya da sebep olabiliyor. Genellikle aşırı yüksek sese maruz kalan müzisyenlerde, gürültülü ortamda çalışan kişilerde ve avcılarda oluşan akustik travma tedavi edilmezse işitme kaybı kalıcı hale gelebiliyor.

MENİERE HASTALIĞI

Meniere iç kulaktaki keselerde basınç artışından dolayı ortaya çıkan bir hastalık. İşitme kaybı, çınlama ve baş dönmesi, ataklar halinde gelişen bu hastalığın en belirgin işaretlerini oluşturuyor. Pek çok tedavi seçeneğinin olduğu meniere hastalığında stres kontrolü  ve diyet önem taşıyor.

KULAK ZARINDA OLUŞAN DELİK

Dış kulak yolunda oluşan kir ya da kulaktaki saç gibi yabancı maddeler de kulak çınlamasına yol açabilen etkenlerden. Bunların yanı sıra kulak zarında oluşan delik nedeniyle de çınlama sorunu gelişebiliyor.  

ORTA KULAK YOLU ENFEKSİYONLARI

Genellikle üst solunum yolu enfeksiyonuna bağlı olarak gelişen orta kulak yolu  enfeksiyonları, işitme kayıplarının yanı sıra sıklıkla kulakta uğultu tarzında gelişen çınlama da yapıyor. Bunun nedeni ise enfeksiyonların kulak yolunu tıkayabilecek şişlik veya sıvı içermeleri olduğunu ifade eden Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilaver Özturan, orta kulak enfeksiyonlarında nedene yönelik tedavi uygulandığını ve çoğu zaman yüz güldüren sonuçlar alındığını söyledi.

Halk arasında ‘kulak kireçlenmesi’ olarak da bilinen otoskleroz, orta kulaktaki kemikçiklerin kireçlenmesi sebebiyle geliştiğini vurgulayan Prof. Dr. Özturan, daha çok işitme kaybı ve çınlama belirtileri ile kendini belli eden otoskleroz, kadınlarda ve genetik yatkınlığı olan kişilerde daha yaygın görüldüğünü belirtti. Özturan, kadınlarda hamilelik döneminde işitme kaybının arttığı otoskleroz hastalığına ameliyat ile kesin çözüm sağlanabildiğini kaydetti.

KULAK SİNİRİNİN İYİ HUYLU TÜMÖRÜ

Bu arada kulak sinirinin iyi huylu tümörü olan akustik nörinomlarda, işitme sinirinin kulak kanalında sıkışmasına bağlı olarak, işitme kaybının yanı sıra çınlama sorunu da oluşabildiğine de vurgu yapan Prof. Dr. Dilaver Özturan, “Genellikle yerleştikleri bölgede tek taraflı işitme kaybı ve çınlamaya yol açan bu iyi huylu tümörler ameliyat ile tedavi ediliyor ve çoğunlukla ek bir tedaviye ihtiyaç duyulmuyor” dedi.

Kaynak: igf