Genel

Dışişleri Bakanı Fidan: İsrail'e silah satmanın soykırıma ortak olmak anlamına geldiğini her fırsatta tekrarlamalıyız

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "İsrail'e silah satmanın, soykırıma ortak olmak anlamına geldiğini her fırsatta tekrarlamalıyız." dedi.

ANKARA (AA) - Bakan Fidan, Cibuti'de düzenlenen Türkiye-Afrika Ortaklığı Üçüncü Bakanlar Gözden Geçirme Konferansı'nın ortak basın toplantısında konuştu.

Konferans vesilesiyle yapılan temaslarda, başta Orta Doğu olmak üzere bölgesel ve uluslararası gelişmelerin ele alındığını söyleyen Fidan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin sadece Orta Doğu ülkeleri için değil, küresel düzeyde bir tehdit kaynağı haline geldiğini belirtti.

"Gazze'de soykırım var. Her türlü yöntemle buna devam eden Netanyahu'nun niyeti iki devletli çözümü tamamen ortadan kaldırmaktır." ifadesini kullanan Fidan, Netanyahu'nun savaşı başta Lübnan olmak üzere başka yerlere yaymak için çaba gösterdiğine dikkati çekti.

İsrail'in, uluslararası hukuku daha fazla ihlal etmesine hep beraber engel olunması gerektiğine vurgu yapan Fidan, "Bildiğiniz üzere İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan davaya Güney Afrika Cumhuriyeti öncülük etmişti. Afrika ülkelerinin, küresel vicdanın sesi haline gelmesi son derece önemlidir. Türkiye bu girişimi sonuna kadar desteklemektedir." diye konuştu.

Fidan, İsrail'in diğer ülkelerden silah ve mühimmat temin edebildiği için bölgede terör estirdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"İsrail'in silah ve mühimmat satın almasına engel olmamız lazım. Bu konudaki duyarlılığımızı her platformda sürekli gündeme getirmek zorundayız. İsrail'e silah satmanın soykırıma ortak olmak anlamına geldiğini her fırsatta tekrarlamalıyız."

Bakan Fidan, bu anlayışla İsrail'e silah ve mühimmat satışının durdurulması için tüm ülkelere çağrı yapan bir ortak mektup kaleme alındığını söyledi.

Türkiye-Afrika Üçüncü Bakanlar Gözden Geçirme Konferansı'nı başarıyla tamamladıklarını dile getiren Fidan, bu konferanslar serisini ilk kez bir Afrika ülkesinde düzenlediklerini ifade etti.

Bakan Fidan, Cibuti'nin, Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Guelleh liderliğinde Türkiye'nin Afrika'daki en önemli ortakları arasında yer aldığına işaret ederek, ilerleyen dönemde de Cibuti'yle yakın işbirliği içerisinde çalışmaya devam edeceklerini aktardı.

Bakan Fidan, Afrika Birliği Dönem Başkanlığını yürüten Moritanya Dışişleri Bakanı Muhammed Salim Veled Merzuk ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu Başkanı Musa Faki Muhammed'e, konferansa yaptıkları katkılardan dolayı ayrıca teşekkürlerini iletti.

Fidan, farklı bölgelerde çok sayıda sorunla karşı karşıya olunduğunu kaydederek, sadece çatışmalardan bahsetmediğini; gıda güvenliği, borç krizi ve iklim değişikliği gibi pek çok meseleye çözüm bulmak zorunda olduklarını söyledi.

Ne yazık ki mevcut uluslararası sistemin bu imkanı sağlamadığını aktaran Fidan, "Küresel kurumlar, İkinci Dünya Savaşı sonrası döneme göre dizayn edilmiş durumdalar. Bugünün gerçeklerini yansıtmıyorlar. Yeterince adil, etkin ve kapsayıcı değiller. Tarihi haksızlıkları yeniden üreten bu sistemin değişmesinin zorunlu olduğuna inanıyoruz. Bu kaçınılmaz değişim, mevcut uluslararası sistemin göz ardı ettiği Afrika'nın öncülüğünde gerçekleşecektir." ifadesini kullandı.

Hakan Fidan, Türkiye'nin bu zorlu yolda Afrika kıtasıyla beraber yürümek istediğine işaret ederek, ilişkileri karşılıklı saygı ve güvene dayandırdıklarını belirtti.

"Afrika kıtasının zenginliklerini azaltmak değil, artırmak istiyoruz"

Atılan her adımda eşit ortaklık ve karşılıklı fayda anlayışıyla hareket ettiklerini vurgulayan Fidan, "Bu kıtanın zenginliklerini azaltmak değil, artırmak istiyoruz. Afrika'nın sorunlarına Afrikalı çözümler bulunması gerektiğine inanıyoruz. Geliştirdiğimiz projelerin Afrika'ya kalıcı ve sürdürülebilir katkılar sunmasını hedefliyoruz. Afrika politikamızı kamu kurumlarımızın, özel sektörümüzün ve sivil toplum kuruluşlarımızın çalışmalarını kapsayan bütüncül bir anlayışla icra ediyoruz. Ne mutlu ki Afrika'yla işbirliğimiz çok boyutlu bir nitelik kazandı." diye konuştu.

Fidan, Afrika'da halihazırda Türkiye'nin 44 büyükelçiliği ve 6 başkonsolosluğunun bulunduğunu belirterek, Afrika ülkelerinin de Ankara'da büyükelçiliklerinin sayısının 38'e ulaştığına dikkati çekti.

Kıta dışından Afrika'ya en çok ziyarette bulunan liderin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğuna işaret eden Fidan, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA), Yunus Emre Enstitüsü (YEE) ve Türkiye Maarif Vakfı gibi kuruluşların tüm Afrika'da çok sayıda projeye imza attığını anlattı.

Bakan Fidan, Türkiye ile Afrika arasında gelişen işbirliğinin ekonomik alanda da karşılık bulduğuna dikkati çekerek, 2003'te 5,4 milyar dolar olan toplam ticaret hacminin 2023'te katlanarak 35 milyar dolara ulaştığını vurguladı.

Türkiye'nin Afrika ülkelerine yapılan doğrudan yatırımlarının toplamının ise 7 milyar doları geçtiğini söyleyen Fidan, Türk şirketlerinin yaklaşık 85 milyar dolar değerinde 1800'den fazla projeye imza attığını kaydetti.

Fidan, bu rakamlarla yetinmediklerini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi gelecek dönemde de Afrikalı ortaklarla beraber yeni fırsat alanlarını keşfetmeye hep beraber devam edeceklerini dile getirdi.

Dördüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi 2026'da düzenlenecek

Düzenlenen konferansın Afrika Birliği'yle önemli bir ivme kazandırdığına inandıklarını kaydeden Fidan, konferans kapsamında Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nde alınan kararların takibini yaptıklarını ifade etti.

Fidan, 2022-2026 Ortak Eylem Planı'nda yer alan hedeflerde kaydedilen ilerlemeleri değerlendirdiklerini aktararak, 2026'da düzenlenmesi planlanan Dördüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nin hazırlıklarını da ele alma imkanı bulduklarını söyledi.

Afrika Birliği ile hayata geçirilecek faaliyetleri takip etmek üzere bir ortak izleme ve değerlendirme çalışma grubu kurulması üzerinde mutabık kaldıklarını da aktaran Fidan, konferans sonucunda kabul edilen ortak bildiri ve 2022-2024 ortak uygulama raporunun bundan sonraki çalışmalara da yol göstereceğini belirtti.

Hakan Fidan, Türkiye'nin Afrika'da huzur ve istikrar olmasını istediğine dikkati çekerek, bu amaçla Türkiye'den destek talep eden dostlara yardım eli uzattıklarını, terörle mücadele alanındaki tecrübelerini paylaştıklarını ve arabuluculuk faaliyetleri yürüttüklerini anlattı.

Türkiye öncülüğünde, İsrail'e silah ve mühimmat satışının durdurulması için BM'ye mektup gönderildi

İsrail'e silah ve mühimmat satışının durdurulması için tüm ülkelere çağrı yapan bir ortak mektup kaleme alındığını ifade eden Fidan, 54 imzacısı bulunan bu mektubun, 1 Kasım'da Birleşmiş Milletlere (BM) ilettiklerini dile getirdi.

Fidan, bu vesileyle söz konusu girişime destek veren Afrika ülkelerine ve uluslararası toplumun diğer üyelerine teşekkürlerini sundu.

Bu konferansla Türkiye ve Afrika ortaklığının tüm alanlarda daha da geliştirilmesine yönelik karşılıklı siyasi iradeyi bir kez daha göstermiş olduklarını belirten Fidan, Cibuti Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Mahmud Ali Yusuf'a, gösterdikleri misafirperverlikleri için teşekkür etti.

"Türkiye, çatışmaların sonlandırılması için elinden geleni yapıyor"

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Fidan, Türkiye'nin Afrika politikasının bütüncül olduğunu vurgulayarak, politikanın, ekonomik kalkınma, sosyal eğitim, sağlık alanlarında olduğu gibi ayrıca güvenlik ile barış ve istikrarı da içerdiğini kaydetti.

Fidan, özellikle Afrika'daki belli kalkınma sorunlarının çatışmalardan kaynaklandığını belirterek, "Biz Türkiye olarak, bizimle hukuku olan bölgeler nezdinde çatışmaların sonlandırılması için elimizden geleni yapıyoruz." dedi.

Etiyopya ve Somali arasındaki gerilimin giderilmesi, ihtilafın bir anlaşmayla sonuçlanması için Ankara sürecinin başlatıldığını hatırlatan Fidan, süreçle ilgili şu bilgileri paylaştı:

"Temmuz'dan itibaren, iki ülkenin (Etiyopya-Somali) dışişleri bakanlarıyla üç görüşmemiz oldu. İkisi Ankara'da birisi New York'ta, temmuz, ağustos ve eylül aylarında. Şimdi geliştirdiğimiz bir perspektif var, çerçeve var. Bunu taraflara uygun bir hale getirmeye çalışıyoruz."

Bakan Fidan, bu meselenin hem tarihi hem güncel bir konu olduğunu anımsatarak, her iki liderin de geçmişlerinden taşıdığı baskı unsurlarından kurtulup, mevcut şartlara göre karar vermeleri gerektiğini ifade etti.

Türkiye'nin bu konuda kolaylaştırıcı rolü sağlamaya çalıştığını dile getiren Fidan, "Meselenin özüne indiğimiz zaman Somali'nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün tanınmasına ihtiyaç var. Etiyopya'nın ise barışçıl yöntemlerle ticari olarak denize açılmasına ihtiyaç var." diye konuştu.

Fidan, Etiyopya'nın denize kıyısının olmadığını ve büyük bir nüfusa sahip olduğunu hatırlatarak, ticaretin deniz üzerinden gerçekleştiğini bu yüzden deniz erişimine ihtiyacının olduğunu anlattı.

Somali'nin de egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün kayıtsız şartsız tanınmasına ihtiyaç duyduğunu belirten Fidan, bunların esas alındığı bir çalışmanın hayata geçirilmesi için çalışıldığını aktardı.

"İnsani boyut dayanılmaz bir noktaya gelmiş durumda"

Hakan Fidan, Sudan meselesinin de yakından takip edildiğini söyleyerek, yaşanan gelişmeleri "üzücü" olarak nitelendirdi.

"Özellikle insani boyut dayanılmaz bir noktaya gelmiş durumda" diyen Fidan, milyonlarca sivilin hayatını kaybettiğini, ortadan kaybolduğunu, gıdaya, suya, ilaca ulaşamadığını ve bunun uluslararası toplumun dikkatinden kaçmaması gerektiğini vurguladı.

"Tıpkı Gazze'ye yoğun ulaştığımız gibi, Sudan'daki aç, biilaç, susuz, savunmasız insanların yardımına da koşmamız gerekiyor" ifadesini kullanan Fidan, özellikle insani yardımlar konusunda Sudan'a yönelik bir seferberlik başlatılması gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye'nin, Sudan'a yaptığı insani yardımlara değinen Fidan, bu yardımların uluslararası düzeyde kesintisiz bir şekilde yapılması gerektiğini belirtti.

"Daha da önemlisi, bu sefalete, trajediye, insanların acı çekmesine, ölmesine sebep olan çatışmanın durması" diyerek, her iki tarafla da temas halinde olduğunu hatırlatan Fidan, Suudi Arabistan ve ABD öncülüğünde başlatılan Cidde sürecinin de çok yakından takip edildiğini söyledi.

Fidan, bu kapsamda toplantılar düzenlendiğini, Cidde sürecine Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin de katıldığını anımsatarak, an itibarıyla tarafların savaşı durdurmasını sağlayacak bir gelişmenin olmadığını kaydetti.


Muhabir: Tuğba Altun,Sümeyye Dilara Dinçer