Genel

Dünyanın dört bir yanından haber aktaran AA'nın kadın muhabirleri

Savaş, afet, kriz gibi zorlu şartlar başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında olan biteni aktaran kadın muhabirler, hayatlarından ödün vererek yaşanan acı, umut ve gerçekleri her geçen gün gözler önüne seriyor.

ANKARA (AA) - Kadınlar, muhabirliğin beraberinde getirdiği sorumluluğu da üstlenerek kimi zaman aile hayatından, kimi zaman kişisel yaşamından ödün vererek çalışıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından resmi olarak 1977'de kabul edilen "Dünya Kadınlar Günü", kadınların insan haklarındaki siyasi ve sosyal rollerinin güçlendirilmesi ve konu hakkında farkındalık oluşturulması amacıyla her yıl 8 Mart'ta kutlanıyor.

"Dünya Kadınlar Günü", 1857'de ABD'de yaşanan protesto gösterilerinde 120'den fazla kadın işçinin hayatını kaybetmesine dayanıyor.

Dünyanın çeşitli yerlerinde görev alan Anadolu Ajansının (AA) kadın muhabirleri Şerife Çetin, Esra Taşkın, Zeynep Katre Oran, Büşranur Keskinkılıç, Meiramgül Kussainova, Zuhal Demirci, Fatma Esma Arslan Özdel, Safiye Karabacak, Selen Valente ve Derya Gülnaz Özcan, "Dünya Kadınlar Günü" kapsamında muhabir olmayı ve unutamadıkları anılarını anlattı.

New York'ta Birleşmiş Milletler muhabiri olarak görev yapan Şerife Çetin, bir kadın ve anne olarak ABD'nin yoğun temposunda görev yapmanın kolay olmadığını söyledi.

Çetin, "Yakınlarınızdan uzakta olduğunuz için çocuğunuzun önemli bir röportaj günü hastalanma ya da okulunun rastgele tatil olma korkusu her zaman sizinle oluyor. Bazen de çocuklarınızın okulunda sizin için düzenlenen 'anneler günü ya da kadınlar günü' gibi etkinliklere katılamıyorsunuz, sizin yerinize eşiniz gitmek zorunda kalabiliyor." dedi.

"Kazakistan'da sahada artık daha fazla kadın gazeteci var"

Kazakistan'da muhabir olarak görevini sürdüren Meiramgül Kussainova da sonradan öğrendiği Türkçe'yle haber yazmaktan gurur duyduğunu ifade etti.

Kussainova, Kazakistan'da sahada artık daha fazla kadın gazeteci olduğuna işaret ederek, "Çoğu kadın meslektaşım aynı zamanda anne olarak gazetecilik yapıyor." diyerek onlarla çalışmanın kendisine ilham kaynağı olduğunu aktardı.

"Gerçeği aktarmanın bedeli bazen zorluk ama her zaman sorumluluk demek"

Zuhal Demirci de İngiltere'de görev yapan kadın bir gazeteci olarak, "Ülkenin en uzun süre tahtta kalan monarkı Kraliçe Elizabeth'in ölüm haberi duyurulduğunda Buckingham Sarayı'nın önündeydim. Ülkenin yeni monarkı Kral Charles'ın taç giyme törenini en yakın takip edenlerden biri oldum." dedi.

Her karenin, her açıklamanın bir dönemin kapanışını, yeni dönemin başlangıcını gösterdiğini dile getiren Demirci, unutamadığı anlardan birini şöyle anlattı:

"İsrail'in Gazze'ye saldırılarının ardından Londra'da düzenlenen protestoları takip ettiğim bir zamandı. Kalabalığın arasında sıkışıp kaldığım bir anda, basın kartımın bile beni koruyamayacağını hissettiğim zamanlar oldu. O anda bir gazeteci olarak sahada olmanın hem riskli hem de ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kavradım. Gerçeği aktarmanın bedeli bazen zorluk ama her zaman sorumluluk demek."

"Sadece gazetecilik refleksiyle olup biteni çekmeye başladım"

Fransa'nın başkenti Paris'te muhabirlik yapan Esra Taşkın, "Bu mesleğe ilk başladığımda, Fransa'daki başörtüsü yasağı nedeniyle birçok sorunla karşılaşacağımı düşündüm ancak gazeteci kimliğim sayesinde birçok kuruma, etkinliğe katılma fırsatı yakaladım. Bu, benim için değerliydi." dedi.

Taşkın, 2021'de Real Madrid ve Liverpool'un şampiyonlar ligi maçı öncesi yaşanan olaylarda haberlerini izdihamın ortasından aktardığını söyledi.

Maçın başlamasına dakikalar kala stat görevlileri fanları (taraftar) tutamadığını aktaran Taşkın, "Bir anda fanlar duvarları aşıp bariyerlere tırmanarak stada ulaşmaya çalıştı. O sırada ne olduğunu anlamadan sadece gazetecilik refleksiyle olup biteni çekmeye başladım." diye konuştu.

Fransa'nın ana akım medyasında yayınlanan belgeselde o gün çektiği görüntülerin kullanıldığını, bunun unutamadığı bir an olduğunu söyledi.

"Resim defterinde tren kazaları, depremde yıkılmış evler oluyor"

Yunanistan'da muhabirlik yapan Derya Gülnaz Özcan da 2 yıl önce büyük tren kazası meydana geldiğini, olayın takibi için evinden bir süreliğine ayrıldığını fakat döndüğünde unutamadığı anlardan birini yaşadığını aktardı.

"Döndüğümde kızımın resim defterinde tren kazası vardı." diyen Özcan, gazeteci bir anne olarak çocuklara taşıyamayacağı yükler yüklemek zorunda kalındığını söyledi.

Özcan, "Onlar başbakanın ismini biliyor, ana muhalefet liderinin ismini biliyor. Resim defterinde sadece elbiseli prensesler olmuyor, tren kazaları oluyor, depremde yıkılmış evler oluyor." dedi.

"Hemcinslerimin yaptığı işleri görünce ben yapmışım gibi gurur duyuyorum"

Ankara'da Dış Haberler biriminde çalışan Zeynep Katre Oran da haber yazma konusunda heyecanlı olduğunu, haberlerini basında gördüğünde yaşadığı duyguları anlattı.

Oran, "Yazdığım haberleri televizyonda görünce, o kadar heyecanlanıyorum ki, evdeki herkese, 'Bu benim haberim.' diyorum. Sonra o haberi herkese izletiyorum." dedi.

Aynı zamanda çalıştığı birimde çalışanların çoğunluğunun kadınlardan oluştuğunu kaydeden Oran, "Bu kadar çok kadınla çevrili olmak gerçekten beni çok mutlu hissettiriyor. Diğer arkadaşlarımın, hemcinslerimin yaptığı işleri görünce ben yapmışım gibi gurur duyuyorum." ifadelerini kullandı.

Görev süresi boyunca unutamadığı birçok anısı olduğunu, bunlardan bir tanesinin, Yeni Zelanda'nın yerli halklarından Maorilerden bir kadınla yaptığı röportaj olduğunu söyledi.

Oran, "Bir Maori kadın ve azınlık olarak toplumda yaşadığı zorlukları anlatmıştı. Devlet, evine elektrik, su sağlamadığı için annesiyle birlikte yağmur sularını depoladığı anılarını anlattı. Bunları duymak hem çok ilham vericiydi hem de kilometrelerce ötedeki bir kadının yaşadığı zorlukları, verdiği mücadeleyi dinlemek benim için gerçekten ufuk açıcı bir deneyimdi." şeklinde konuştu.

"Kadınların, çocukların sesini duyurabilmek bir nebze de olsa umut ve güç veriyor"

Orta Doğu haberleri biriminde görev yapan Safiye Karabacak, mesleğe dair duygularını şu sözlerle dile getirdi:

"Çalışma alanımız gereği bu coğrafyalarda bulunan kadın ve çocukların karşı karşıya kaldığı zorlukları ele alan yürek burkan haberler yazıyoruz. Kadın olarak bu yaşanmışlıkların duygusal anlamda bizi etkilememesi imkansız olsa da onların seslerini bir nebze olsun duyurabilmek, bir nebze olsun onları görünür kılabilmek bize güç ve umut veriyor."

"Gazetecilik aynı zamanda kendini kanıtlamakla da ilişkili"

Ankara'da diplomasi muhabiri olarak çalışan Büşranur Keskinkılıç, gazetecilik mesleğinin kendisine dünyaya farklı gözlerle bakmayı öğrettiğini söyleyerek, "Gazetecilik sadece işini yapmakla alakalı değil, aynı zamanda kendini kanıtlamakla da ilişkili." dedi.

"Zorluklar elbette var ama bu zorluklar, peşinden gidilen haberin, anlatılması gereken doğruların değerini daha da artırıyor. Haberin peşinden gitmenin verdiği tatmin çoğu zaman paha biçilemez." diyen Keskinkılıç, gazetecilik mesleğine Cumhuriyet'in 100. yılında başladığını kaydetti.

Keskinkılıç, ülke genelinde ve yurt dışında bu kapsamda etkinlikler düzenlendiğini ve bir etkinliği takip etmek üzere Hırvatistan'ın Zagreb kentine görevlendirildiğini şöyle anlattı:

"Unutamayacağım bir mesleki adımdı. Yurt dışında çalıştığın yeri temsil etmek, bir sorumluluk almak, o sorumluluğun altından alnının akıyla çıkmak benim için çok önemli."

"Kadın gazeteci olmanın zorluklarından biri aile hayatına yansımaları"

"Batı Avrupa ülkelerinden birinin başkenti olduğu kadar, Brüksel Avrupa Birliği (AB) kurumlarına ve NATO'ya da ev sahipliği yapmasıyla özel bir konuma sahip." diyen Brüksel muhabiri Selen Valente, burasının haber açısından oldukça dinamik bir yer olduğunu aktardı.

Valente, "Günlerimize bazen birkaç toplantı yapacağız diye başlayıp kendimizi şiddetli protestoların ortasında bulabiliyoruz. Dolayısıyla mesai kavramı da ortadan kalkabiliyor. Benim için bir kadın olarak gazetecilik yapmanın en zor kısımlarından biri aslında aile hayatına yansımaları. Anne olarak bazen zorlandığımı söyleyebilirim." diye konuştu.

"Duygusal yük" boyutu olduğunu da aktaran Valente, özellikle 7 Ekim 2023'ten sonra İsrail'in Gazze'deki soykırımı karşısında AB ve bazı Avrupa ülkelerinin tavrını üzücü bulduğunu belirtti.

Valente, "Ukrayna'dan kaçan mültecilere sağlanan imkanlara yakından tanıklık etmek ve bu çifte standardı görmek benim için oldukça etkileyiciydi." dedi.

"Bu samimiyeti erkek bir gazeteci olsam muhtemelen yaşayamazdım"

Senegal'in Dakar kentinden Fatma Esma Arslan Özdel de bölgeye ilk atandığında, "Afrika'nın bir kadın için güvenli olmayacağı" yönünde çevresinden tepki aldığını kaydetti.

Kadın gazeteci olarak bunların yersiz olduğunu gözlemlediğini söyleyen Özdel, "Burada kadın olmanın bir dezavantaj değil, aksine çoğu noktada avantaj olduğunu gördüm. Dolayısıyla Batı'nın bize dayattığı 'Afrika'daki kadın' algısının tamamen yersiz ve yanlış olduğunu deneyimledim." ifadelerini kullandı.

Özdel, daha önce Paris'te de 4 yıl görev yaptığını anımsatarak, "(Senegal'de) Kadın gazeteci olmak, kesinlikle bir erkek gazeteci olmaktan daha avantajlı." görüşünü paylaştı.

Senegal'de bir haber projesi hazırladığını, sokakta yemek satan bir kadının evine gece yarısı gidip hazırlık sürecine baştan sona kadar tanıklık ettiğini ve hatta kadına yardım ettiğini söyleyen Özdel, o günü şöyle anlattı:

"Gece 03.30'da evine gittim. O hanımefendi yemek hazırlamaya başlamıştı ama tek başına ve 7-8 farklı yemek çeşidi hazırlıyordu. Bende biraz çekim yaptıktan sonra rahatsız oldum, en azından bende yardım edeyim, işlerimizi çabuk bitirelim. O, bir yandan yemekleri hazırlarken ben de ocakta soğan kavurdum, bulaşık yıkadım. Sonra onun tezgahına gittik, orada da ona biraz yardım ettim. Bu duruma birlikte güldük. 'Bugün benimle birlikte satış yaptın.' demişti. Bu samimiyeti erkek gazeteci olsam muhtemelen yaşayamazdım."


Muhabir: Sümeyye Dilara Dinçer