Bu olay, hem erkek hem de kadınların birbirini asla ihmal etmemesi, ederlerse nasıl sonuçlar doğuruyor bunu görmeniz için. Geçici dünyada bu hatalara düşmemek için Nurettin Yıldız’a sorulan soru ve cevabı okuyacaksınız.
Selamünaleyküm. Hocam durumumu nasıl izah edeceğim bilemiyorum ama bildiğim şu ki şeytan beni kıskacına almış bir vaziyette, üzerimde ailem üzerinden oyunlar oynuyor bana. Hocam 24 yaşında, bekâr, 3 erkek kardeşiz. Annem babam sağ, annem 43, babam 49 yaşında.
Babam bildim bileli içki müptelası bir insan. Annemse 5 vakit namaz kılan birisi. Bundan 10 yıl önce kadar annemi evde telefonla bir erkekle özel bir muhabbet dâhilinde konuşurken yakaladım. Çok sinirlendim bağırdım çağırdım ortalığı yıktım daha 14 yaşındaydım. Neden bunu yaptın diye sorduğumda babanın ilgisizliği beni böyle yaptı dedi.
Hocam aradan yaklaşık 9 sene geçti, yani geçen sene yine bir yabancı numaranın annemi aradığını fark ettim ve telefonu açtım karşı taraf hemen meşgule aldı ve teli kapattı. Bu durum karşısında annemin gözlerinde hareketlerinden ve telaşlı eli titreyen halinden anladım ki yine başıma böyle bir vakıa geldi. Aradan 1 yıl geçti yani tam olarak dün eve girdim odayı açtığımda annemin elinde telefon ve onun yanında kendi resmi.
Ver dedim telefonu, mesajlara girdim, annem kendi resmini telefonuyla çekip bir erkeğe göndermiş. Nasıl sinir oldum nasıl deliye döndüm anlatamam hocam. Ben 24 yaşında bir erkeğim. Bunu bir türlü hazmedemiyorum, artık intihar etmeyi bile düşündüm bugün. Ama böyle bir harama girerek hem dünyamı hem de ahiretimi mahvetmek istemiyorum.
O resmini çekip gönderdiğin kişi kim dediğimde, televizyona numarasını bırakan arkadaş arama kanalından buldum dedi. Bağırdım çağırdım evi yıktım, ona vurmamak için evde kendi dolabımı yumruklarımla param parça ettim. Annem ayaklarıma kapandı, elimi öpmeye kalktı, yalvardı. Ne olur affet beni dedi, şeytana uydum boşlukta bulundum dedi. Ama bu kaçıncı kez oldu ve benim gördüğüm sadece 3 tane vakıa idi. Kim bilir belki de benim bilmediğim 10 kere olmuştur.
Yalnızca telefondan mesajlaştığını ve hiçbiriyle görüşmediğini söyledi, yemin et dedim vallahi dedi. Hocam çok zor durumdayım, sizden en başta duanızı ve sonrasında bu konudaki hassas tavsiyelerinizi bekliyorum. Üzerimde her ne kadar analık hakkı olmuş olsa bile, böyle bir hadise karşısında anneme bu saatten sonra halen itaat edip analık hakkını gözetmem gerekir mi? Yoksa ona karşı buğz etmeli miyim?
Bugün sabah işe giderken ona tek söz söyledim. Dedim hayatım boyunca senden hep şüphe duyarak yaşayacağım. Ne yaparsan yap artık sana asla güvenmeyeceğim. Eğer ki içimde Allah korkusu olmasaydı (hâşâ) eğer ki ben Nureddin hocanın Anne Baba Hakkı sohbetini dinlememiş olsaydım, vay o zaman senin haline şeytan kadın vay o zaman senin haline. Seni o zaman elimden ancak Allah kurtarırdı. Hocam size özetle sormak istediğim şu:
O onun kendi şahsi günahıdır, hesabını Allah’a mahşer günü kendisi verecektir. Bu nedenle benim ona karşı bu durumda yalnızca emri bil maruf etmem ona dua etmem ve ona bu konuda hassas olduğumu söylemem mi gerekir? Yoksa ne yapmam gerekir? Hocam başınızı ağrıttım belki de gözlerinizin yorulmasına ve zihninizin daralmasına sebep oldum. Hakkınızı helal edin.
Selamünaleyküm. Yavrum, sana Allah’tan güzel sabırlar diliyorum. Başına dağ düşmüş bir insan gibisin; tam anlamıyla bir afettir bu. Sen de, Allah’tan korkmanın bir gençte ne kadar mübarek olduğunu belgeleyen bir belge olmuşsun; seni tebrik ederim. İnşaallah bu sabrının ve mü’mince tavrının karşılığını cennet olarak bulursun. Aman dikkat et, devamı da iyi gelsin.
Sana bilmemiş ol bu sahneleri diyemeyeceğim. Ben bile bu halimle annene buğz ettim de sen bir evlat olarak elbette içine taş gömeceksin. ‘Unut’ diyemem ama ‘terk et’ derim. Bu terk de şöyle olmalıdır:
Sen yavaş yavaş kendi yuvana doğru çekilmeye başla. Ondan sonra da zorunlu olanları kadar ve dışa karşı sır vermeyecek bir siyasetle annene karşı annelik görevlerini yap. Bu birinci görevin olsun.
İkinci olarak da, onun üzerindeki izleyici gözlerini hiç eksik etme. Yaptığına cevap da verme, izlemeyi de kaldırma ki aynı hataya tekrar dönmesin. Üçüncü olarak da, on kere ölsen ve on birinciye dirilip bu dünyaya yeniden gelsen bile bu olayı KİMSEYE ANLATMA! Hiç kimseye! Hatta kendine bile yani sana bile anlatma!
Seni tekrar tebrik ediyorum. Bu güzel tavrından ötürü sana dualar ediyorum. Arş’ın gölgesinde koltuğun olsun sevgili Yavrum.