Biliyor muydunuz? Osmanlı padişahları Halife olmalarına rağmen neden hacca gitmezdi?
Osmanlı padişahlarının hacca neden gitmediklerini ısrarla sorar durur. Bu hakikaten kafa karıştırıcı konuda net bir bilgiye veya beyana sahip değiliz ne yazık ki.
Öte yandan da ilginç bir gerçek duruyor karşımızda: Osmanlı hanedanında, bırakınız padişahları, şehzadeler arasında bile Cem Sultan’dan başka kimse hac farizasını eda etmemiş. Ancak II. Bayezid’in tam hacca gitmek üzereyken, babası Fatih’in ölüm haberini aldığına ve bir an önce Amasya’dan İstanbul’a hareket etmesi gerektiğinden hacca gitmekten vazgeçtiğine dair sınırlı bir bilgi var elimizde.
ok tartışılan bu konuya Habertürk Gazetesi yazarı Murat Bardakçı açıklık getirdi.
İşte Bardakçı'nın yazısında ilgili bölüm;
Osmanlı padişahlarının hiçbiri hacca gitmediler ama, “saçları” hacı oldu! Hanedanın hacca giden tek erkek mensubu, Fatih Sultan Mehmed’in küçük oğlu Cem Sultan idi ve imparatorluk döneminde Cem Sultan dışında hanedanın hiçbir erkek mensubu hiç hacca gitmedi. Son padişah Sultan Vahideddin sürgün senelerinde hacı olmak istedi ise de, siyasi sebepler ile güvenlik endişesinden dolayı sadece umre yapmak zorunda kaldı.
Hep tartışıldı
Memlükler, Fatih’in oğlunu törenlerle karşıladılar. Cem Sultan bir süre sonra Memlük Sultanı Kayıtbay’dan hacca gitmek için izin istedi ve annesi ile hanımını alarak yola çıktı.
Haccını 1482 Şubat’ında tamamladı ve Mart başında Kahire’ye döndü. Osmanlı padişahlarının niçin hacca gitmediği hep tartışma konusudur ama bir başka tarihî gerçek gözlerden her zaman kaçmıştır:
Osmanlılar’dan önceki Türk devletlerinin, yani Gazneliler’in, Karahanlılar’ın, Büyük Selçuklular’ın ve Türkiye Selçukluları’nın hükümdarları ve hanedan mensubu erkekleri de hacca gitmemişlerdir. Sadece hu devletlerin değil, Osmanlılar ile çağdaş olan Babür, Safevi ve Avşar devletlerinin hükümdar ailelerine mensup erkekler de hacı olmamışlardır. Bizde ve diğer Türk devletlerinde hacca giden hanedan mensupları, birkaç kadından ibarettir.
19. yüzyıla kadar İstanbul’dan hacca gidip gelmek yaklaşık dokuz ay sürüyordu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim sistemi, bir hükümdarın bu kadar uzun müddet merkezden ayrı kalmasına uygun değildi.
Böyle bir yolculuğa çıkan padişahın döndüğünde tahtını elinden gitmiş olarak bulması ihtimali oldukça yüksekti, üstelik İran ve Habsburglar gibi iki büyük düşmandan dolayı, padişahların merkezden uzaklaşmamaları gerekiyordu.
Bu konuda tartışılması gereken husus, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ulaşım imkânlarının artması sayesinde hac yolculuğunun süresinin kısalmasına ve Osmanlı tahtının da bir sisteme bağlanmış olmasına rağmen padişahların hacca niçin gitmedikleri konusudur.
Sultan Abdülaziz 19. yüzyılın ortalarında Avrupa başkentlerine gitmiş, Sultan Reşad da Kosova’da uzun bir geziye çıkmıştı ancak hacca gitmemişlerdi.
Vekil gönderdiler
Padişahlar, hacca gitmediler ama kendileri için her sene birden fazla vekil gönderdiler.
Şehzadelere denetimden uzak kalıp siyasî etkinlik fırsatı bulabilecekleri endişesiyle hacca gitmelerine zaten izin yoktu. Padişahlar hacca gitmezlerdi ama kesilmiş saçlarını gönderirlerdi!
Berber başının kestiği saçlar gümüş bir leğende yıkandıktan sonra buhurla tütsülenip mühürlü bir çekmeceye konur, çekmece her sene Mekke ile Medine’ye doğru yola çıkan surre alayına teslim edilir ve Hazreti Muhammed’in Medine’deki kabrinin yakınlarında bir yere gömülürdü