İlginç

Bu organımızın ne işe yaradığını bilmiyordunuz değil mi?

Bu organımızın ne işe yaradığını bilmiyordunuz değil mi?

Apandis: Apandisin modern insanlarda bilinen hiçbir kullanımı yok ve enfeksiyon kaptığında sıksık alınır. Orijinal kullanımı ile ilgili spekülasyonlar mevcut olmakla birlikte, bilim insanlarının çoğu Darwinin öngördüğü şekilde, bu organın işlevinin, bir zamanlar bol miktarda yaprak ihtiva eden gıdalarımızdaki selülozun işlenmesine yardımcı olduğu görüşünde. Evrim doğrultusunda, gıdalarımız değişmiş ve apandise daha az gerek duyulmuş. Bilim insanlarına göre, benzer şekilde kullanım dışı olan ve nihayetinde kaybolacak olan ayak serçe parmağının aksine, apandis muhtemelen uzun süre kalacak ve herhangi bir şey yapmadan sallanmayı sürdürecek.

Tüylerin Ürpermesi: İnsanlar üşüdüklerinde, korktuklarında, kızdıklarında veya utandıklarında tüyleri ürperir. Birçok canlı türünün de aynı sebeplerle tüyleri ürperiyor. Mesela, kedi veya köpek tüylerinin dikilmesi, kirpi dikenlerinin ortaya çıkması bu sebepten. Üşüme durumunda, dikilen tüyler havayı deri ve tüyler arasında sıkıştırarak yalıtım ve sıcaklık sağlıyor. Hayvanlarda ise daha iri görünmelerini ve düşmanın korkup kaçmasını sağlıyor. İnsanların giysilerinin olmadığı dönemlerde doğal düşmanlarını korkutmaya yarayan bu fonksiyona artık ihtiyacımız yok. Bilim insanlarına göre, doğal seçilim yoğun kıl tabakamızı ortadan kaldırdı fakat bunları kontrol etmemize yarayan mekanizmayı geride bıraktı. Bu özellik böylece geçmişimizden miras kaldı.

Kuyruk Sokumu: Bilim insanları kuyruk sokumu kemiğinin, bir zamanlar mevcut olan insan kuyruğunun kalıntısı olduğunu belirtiyor. Zamanla bir kuyruğa olan ihtiyacımızı kaybettik fakat kuyruk sokumu kemiğine olan ihtiyacı kaybetmedik. Şu anda çeşitli kaslar için destek yapısı ve oturup arkaya doğru yaslanan bir kişi için destek işlevi var.

Darwin'in Noktası: Darwin'in noktası memelilerin çoğunda bulunuyor ve insanlar da buna dahil. Hayvanlarda büyük ihtimalle seslere odaklanmak için kullanılıyor ancak insanlarda artık herhangi bir fonksiyonu yok. İnsanların sadece yüzde 10.4ünde geçmişimize ait bu kalıntı görünür durumda fakat muhtemelen insanların çok daha fazlası bu kulak yumrusunu üreten, ancak belirgin olmasını herzaman sağlamayan geni taşıyor. Bu nokta küçük kalın bir yumru ve kulağın yukarı ve orta bölümlerinin birleştiği yerde bulunuyor.

20 Yaş Dişleri: İlk insanlar birçok bitki türüyle besleniyordu ve gün boyunca ihtiyaç duydukları tüm gıdaları almak için yeterli miktarda bitkiyi, yeterince hızlı şekilde yemeye ihtiyaç duyuyorlardı. Bilim insanlarına göre, bu sebeple, daha geniş bir ağzı daha üretken kılmak için ilave bir takım azı dişleri mevcuttu. Selülozun vücut tarafından yeterli şekilde sindirilmesi kabiliyetinden yoksun olunduğu için bu özellikle gerekliydi. Evrim tercihlerini yaptıkça gıdalarımız değişti, çenemiz uygun bir şekilde küçüldü ve üçüncü azı dişlerimiz gereksiz hale geldi. Günümüzde bazı insan topluluklarında 20 yaş dişlerinin üretimi tamamen durmuş iken, bazı topluluklarda yüzde 100 oranda bu dişler çıkmakta.

Plantaris Kası: Plantaris kası hayvanlar tarafından, nesneleri ayakları ile tutmak ve kontrol etmek için kullanılıyor. Bu kas insanlarda da aynı şekilde mevcut ancak o kadar az gelişmiş ki, vücudun diğer bölümlerinden herhangi birinin yeniden oluşturulmasında dokuya ihtiyaç olduğunda, doktorlar tarafından yerinden alınarak kullanılıyor. Bu kas insan vücudu için öylesine önemsiz ki, insanların yüzde 9'u bu kasa sahip olmadan doğuyor

Hurda DNA Geçmişimizden gelen kalıntıların bir çoğu fiziki veya görülür olmakla birlikte, bu durum hepsi için geçerli değil. İnsanın genetik modelinde, bir zamanlar C vitaminini işlemeye yarayan enzimlerin üretilmesinde kullanılan yapılar mevcut. Diğer hayvanların çoğu da bu fonksiyonel DNA'ya sahip fakat geçmişimize ait bir dönemde, bir mutasyon bu geni etkisizleştirmiş ve genin kalıntılarını hurda DNA olarak arkasında bırakmış. Bilim insanlarına göre, bu dikkat çekici hurda DNA, yeryüzündeki diğer türlerle ortak atadan gelindiğini gösterir ve bu yüzden özellikle enteresandır.

Üçüncü Gözkapağı: Eğer bir kedinin göz kırpmasını izlerseniz, beyaz bir zarın gözü kapladığını görürsünüz, bu üçüncü göz kapağıdır. Memelilerde oldukça nadir görülen bu yapı, kuşlar, sürüngenler ve balıklarda ortak. Biliminsanlarına göre, insanlarda da kullanım dışı olan bir üçüncü gözkapağı kalıntısı mevcut. İnsanlarda oldukça küçülmüş bu organ, bazı topluluklarda diğerlerine oranla daha belirgin. Primat türleri içinde üçüncü gözkapağını fonsiyonel olarak kullanan tek primat ise Batı Afrikada yaşayan Calabar angwantibo.

Jacobson Organı: Jacobson organı hayvan anatomisinin enteresan bir parçası ve cinsel geçmişimiz hakkında bize birçok şey anlatıyor. Burunda bulunan bu organ, pheromones adı verilen, cinsel istek, tehlike işareti veya yiyecek izlerine ilişkin bilgileri tetikleyen kimyasalları tespit ediyor. Yani özel bir koklama organı. Bu organ bazı hayvanların seks için karşı cinsleri takip etmesini ve potansiyel tehlikeleri bilmesini sağlıyor. Bilim insanları, insanların Jacobson Organı ile doğduklarını ancak bu organın kabiliyetlerinin gelişimimizin erken dönemlerinde, işe yaramaz bir hale geldiğini anlatıyor. Üstelik iletişimin mümkün olmadığı eski zamanlarda insanlar, eşlerinin yerini bu organı kullanarak buluyormuş.