İslam

Bu soruya hiç biri cevap veremiyor! İşte Ateizmi çökerten o soru...

Bu soruya hiç biri cevap veremiyor! İşte Ateizmi çökerten o soru... GALERİNİN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Öncelikle bir kıssa ile başlayalım... Delikanlının biri hocasına, hocam size 3 sorum olacak der... Hocası tabi der ve dinler.

1. Allah yasiyor mu? öyle ise, Seklini bana göster 2. Takdir (kader) nedir? 3. Eger Seytan atesten yaratildiysa neden cehenneme yollaniyor, cehennemde ateS dolu degil mi? AteS atesi nasil yaksin. Tanri bunu düşünemedi mi?

Bu arada, aniden bizim hocamiz delikanlinin basi üzerinde bir saksi kirar. Delikanli cani yana yana sorar; Neden sinirlendin ki?Hoca: Sinirlenmedim. Bu benim üç soruna bir cevabim der.

Delikanli: Hiç birsey anlamadim. Hoca: Nasil hissetin kendini saksiyi basinda kirinca Delikanli: Evet Hoca: Bana bu acinin Seklini göster ozaman! Delikanli: Gösteremem.

Hoca: Bu benim ilk cevabim. Herkes Allah'in varligini hisseder ama Allah'i göremez. Hoca: Dün gece rüyanda benim basimda saksi kirdigimi gördün mü? Delikanli: Hayir. Hoca: Bugün böyle birsey ile karsilascagini hiç düsündün mü? aklından geçti mi? Delikanli: Hayir Hoca: Bu iste takdir dir (kader)

Hoca: Biz neyden yaratildik? topraktan yaratildik degil Mi? Delikanlı: Evet böyle denir. Hoca: E o zaman ? Saksida topraktan yapilmadi mi? Allah isterse atesten yaratilan Seytani ateSin içinde cezalandıramaz mi

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’ye felsefecilerden bir grup geldi. Suâl sormak istediklerini bildirdiler. Mevlânâ hazretleri bunları Şems-i Tebrîzî’ye havâle etti. Bunun üzerine onun yanına gittiler. Şems-i Tebrîzî hazretleri mescidde, talebelere bir kerpiçle teyemmüm nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler üç suâl sormak istediklerini belirttiler, Şems-i Tebrîzî:

orun!” buyurdu. İçlerinden birini başkan seçtiler. Hepsinin adına o soracaktı. Sormaya başladı: Allah var dersiniz, ama görünmez, göster de inanalım.” Şems-i Tebrîzî hazretleri:

Öbür sorunu da sor!” buyurdu. O; “Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azâb edilecek dersiniz hiç ateş ateşe azâb eder mi?” dedi. Şems-i Tebrîzî: “Peki öbürünü de sor!” buyurdu.

O; “Âhirette herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezâsını çekecek diyorsunuz. Bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın!” dedi. Bunun üzerine Şems-i Tebrîzî, elindeki kuru kerpici adamın başına vurdu. Soru sormaya gelen felsefeci, derhâl zamânın kâdısına gidip, dâvâcı oldu.

Ve; “Ben, soru sordum, o başıma kerpiç vurdu.” dedi. Şems-i Tebrîzî: “Ben de sâdece cevap verdim.” buyurdu. Kâdı bu işin açıklamasını istedi. Şems-i Tebrîzî şöyle anlattı:

“Efendim, bana Allahü teâlâyı göster de inanayım, dedi. Şimdi bu felsefeci, başının ağrısını göstersin de görelim.” O kimse şaşırarak;Ağrıyor ama gösteremem.” dedi. Şems-i Tebrîzî: “İşte Allahü teâlâ da vardır, fakat görünmez.

Yine bana, şeytana ateşle nasıl azâb edileceğini sordu. Ben buna toprakla vurdum. Toprak onun başını acıttı. Hâlbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı. Yine bana; Bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın. Bundan dolayı bir hak olmaz.” dedi. Benim canım onun başına kerpici vurmak istedi ve vurdum. Niçin hakkını arıyor? Aramasa ya! Bu dünyâda küçük bir mesele için hak aranırsa, o sonsuz olan âhiret hayâtında niçin hak aranmasın?” buyurdu.

Sual: İnsanın yaratılışı, Kur’anda çamurdan, topraktan, sudan falan denilerek on çeşit farklı ifade vardır. Bunlar çelişki değil mi? İşte âyetler:1- Döllenmiş Yumurta O, insanı alekadan yarattı. (Alak 2) [Aleka’yı, embriyo, döllenmiş yumurta veya kan pıhtısı olarak tercüme edenler oluyor.] 2- Nutfeden O insan, [rahme] akıtılan meninin içinden bir nutfe [sperm] değil miydi? (Kıyamet 37) Rahimlere atılan meniden insanı yaratan siz misiniz, yoksa biz mi? (Vakıa 58-59) O, insanı bir damla nutfeden [spermden] yarattı. (Nahl 4) Biz insanı katışık bir nutfeden [sperm ile ovumun birleşmesinden] yarattık. (İnsan 2)

3- Sudan Her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? (Enbiya 30) Allah, her dabbeyi [her hayvanı, her canlıyı] sudan yarattı. (Nur 45) Sudan bir insan yaratıp onu nesep ve sıhriyete dönüştüren Odur. (Furkan 54) 4- Topraktan Allah nezdinde İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona ol dedi ve oluverdi. (Al-i İmran 59) Sizi topraktan yaratması, Onun [varlığının] delillerindendir. (Rum 20) O sizi yerden [topraktan] yarattı. Ve sizi o yerde yaşattı. (Hud 61) Sizi yerden [toprakta] yarattık; yine sizi o yere [toprağa] döndüreceğiz. (Taha 55)

5- Balçıktan Biz insanı, kuru çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattık. (Hicr 26) O sizi çamurdan yarattı. (Enam 2) Biz insanı süzme çamurdan yarattık. (Müminun 12) O, insanı, pişmiş [tuğla gibi] bir balçıktan yarattı. (Rahman 14) 6- Toprak ve Meni Allah sizi topraktan, sonra meniden yarattı. (Fatır 1) Yarattığı her şeyi güzel yaratan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayan Odur. Sonra onun zürriyetini, değersiz, hakir bir sudan [meniden, spermden] üretti. (Secde 7,8)

7- Topraktan, nutfeden, alekadan Ey insanlar, eğer öldükten sonra dirilmekten şüpheniz varsa, [bilin ki] biz, sizi topraktan, sonra nutfeden [spermden] sonra alekadan [embriyodan] sonra yapısı belli belirsiz bir et parçasından yarattık. (Hac 5) Sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alekadan [embriyodan] yarattı. (Mümin 67) Allah sizi topraktan, sonra nutfeden [spermden] yarattı. (Fatır 11) 8- Aşamalardan geçerek Sizi merhalelerden [aşamalardan] geçirerek O yarattı. (Nuh 14)

9- Tek nefisten O, sizi bir tek nefisten [Âdem’den] yarattı. (Enam 98, Zümer 6) Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. (Hücurat 13) 10- Yoktan yarattı İnsan düşünmez mi ki, o hiçbir şey değil iken biz onu yoktan yarattık. (Meryem 67) Cevap:1- Bu âyette, insanın alekadan yaratıldığı bildiriliyor. Aleka = Embriyo, erkekten gelen sperm [meni] ve dişiden gelen ovumun [yumurtanın] birleşmesiyle, yani döllenme ile oluşan organize yapıdır. Embriyo zamanla cenin ve çocuk oluyor.

2- Burada, insanın spermden meydana geldiği söyleniyor. Herkes bilir ki başlangıç olarak elbette çocuk spermden meydana geliyor. İnsan sûresinin ikinci âyetinde ise, biraz daha açıklamalıdır. Katışık nutfe deniyor. Yani erkekten gelen spermin ve kadından gelen ovumun birleşmesiyle meydana geliyor deniyor. Bunun çelişki neresindedir?

3- Her canlının sudan yaratıldığı bildiriliyor. Sperm de içi hücre dolu bir sudur. Yine insanın meniden geldiği bildiriliyor. 4- Burada ilk insanı yani Âdem aleyhisselamı topraktan yarattığı bildiriliyor. Sonraki insanların oluşumu ile bunun ne ilgisi vardır ki çelişki olsun

5- Bu maddede de, insanın çamurdan yaratıldığı bildiriliyor. Çamur, sulandırılmış toprak demektir. Hadis-i şerifte açıklandığına göre, Allahü teâlâ dünyanın her yerinden alınan toprağın çamur haline getirilmesini emrediyor, bu çamur iyice yoğruluyor. Bu çamurdan bir insan heykeli meydana getiriliyor. Güneşte kalarak pişmiş tuğla gibi oluyor. Sonra, Allahü teâlâ bu heykele can veriyor ve Âdem aleyhisselam meydana geliyor. İlk insanın topraktan veya çamurdan yaratıldı denmesinde bir çelişki yoktur. 6- Burada ilk insanın topraktan, çamurdan meydana geldiğini, sonrakilerin ise, meni vasıtası ile ürediği bildiriliyor. Diğerleri ile çelişkili bir durum yoktur.

7- Burada ise öteki âyetlerin bir nevi açıklaması yapılıyor. İnsan önce topraktan, meydana geldi. Sonraki insanlar da sperm vasıtası ile çoğaldı. Sperm de kadında meni ile aleka halini, sonra cenin halini aldığı bildiriliyor. Yani çocuğun meydana geldiği devreler anlatılıyor. Burada da hiç çelişki yok. 8- Bu âyette de yedinci maddedeki durum açıklanıyor. İnsanın belli devreler, aşamalar halinde meydana geldiği açıklanıyor.

9- Burada da, bütün insanların tek kişiden Hazret-i Âdem’den geldiği bildiriliyor. İkinci âyette de, Hazret-i Havva validemizle Hazret-i Âdem’den geldiği bildiriliyor. Bu ikisi farklı bir şey değildir. 10- Bu son maddede ise, ortada hiçbir şey yokken, ilk insan topraktan, sonrakiler de meni vasıtası ile yaratılmış oluyor. Bu on maddenin hiç biri, diğeriyle çelişkili değildir.

Netice: 1- Allahü teâlâ her şeyi yoktan yarattı. Yani Onun yaratmasından sonra var oldular. 2- Hazret-i Âdemi topraktan yarattı. Ondan Havva validemizi yarattı. 3- Bu ikisinden diğer insanları [sperm, ovum vasıtasıyla] yarattı. 4- Bunları ve yaratmasındaki aşamaları âyetlerinde bildirdi.

Soru: ALLAH neden yemin ediyor? Bu yeminler, kafa kurcalamayacak gibi değildir. Peki, her şeyi yaratan bu sonsuz kudret niçin yemin etmeye ihtiyaç duyar? Yoksa inandırıcılığı mı azdır ayetlerin? Bu yeminlerden açık bir şekilde Kuran'ı yazan kişinin bir insan olduğu anlaşılmaktadır. Yemini insanlar eder ve Kuran'ın yazarı insanları inandırmak için sürekli yemin ediyor.

Dil açısından Cevap : Evet Allah birçok ayette yemin etmektedir. Dikkat ederseniz yeminlerin büyük bir kısmı sure başlarında geçmektedir. Yeminin Arapça'da Türkçe'de olduğu gibi sadece inandırma fonksiyonu yoktur. Arapça'da yemin aynı zamanda dikkat çekmek için kullanılır. Allah'ın Kuran'da sıkça yemin etmesinin sebebi konuya dikkat çekmek istemesidir. İddia edildiği gibi insanları inandırmak için değil.

Zaten Kuran'a göre körü körüne inanmamız beklenmediği için böyle olması saçma olurdu. Yeminin dikkat çekmek için kullanıldığı mesela Fecr suresinin 5. ayetinden çok rahat bir şekilde anlaşılmaktadır: "akıl sahipleri için bunda bir yemin var" Bu ayetteki yemin kelimesini boş bırakıp doldurmaya çalıştığımızda hangi anlamda kullanıldığı belli oluyor: "akıl sahipleri için bunda bir ...X... var"

X için en uygun kelime ''işaret'tir'' Demek ki yemin dikkat çekmek için kullanılıyor. Mesela Necm suresinin 1. ayetinde ''yıldızlara andolsun'' diye geçer. Bu ifade ''üzerinde durulması gereken şeye(yıldıza) dikkat'' manasında kullanılıyor. Türkçe'deki gibi burda inandırmayı güçlendirme fonksiyonu yoktur.

Mantıksal açıdan Cevap: Şimdi bu iddianın geçersiz olduğunu iki örnekle gösterelim. 1. insan sözüyse yemin beklemediğimiz yerde yemin edilmesi tutarsızlığı 2. insan sözüyse yemin beklediğimiz yerde yemin edilmemesi tutarsızlığı

1) Birçok surenin daha henüz başında bile bir şey üzerine yemin edilir.Çoğu surede daha henüz başında yemin edilmesi yeminin maksatının insanları inandırmaktan ziyade dikkat çekmek istenmesi olduğunun göstergesidir. Bu surelerden biri 'asr' suresidir. Bu sure şu şekilde yeminle başlıyor:

Asr''a (zamana) andolsun ki insanoğlu zarardadır.'' ve bu sure ''şu ..şu... insanlar hariç'' diye devam ediyor.Burda ortada inandıracak bir şey yokken neden zamanın (inandırmakla uzaktan yakından alakası olmayan bir şeyin) üzerine yemin edilerek insanları inandırmaya çalışılsın ki??

Burda bir inandırma durumu yoktur. Zaman çok değerli bir şey olduğu için zamanın üzerine yemin ediliyor. Eğer ateistlerin iddia ettiği gibi olsaydı bu ayette yemin edilmesi beklenmezdi. 2.) Kuran'ın indiği dönemde Mekke sokaklarında 'Muhammed kendisi ayetler uyduruyor' diye söylentiler çıkmıştı.

Zaten sürekli peygamberimizin yanına gelip ''Muhammed' itiraf et işte bu kitabı sen uydurdun'' gibi iftiralarda bulunurlardı. Bu hadiseler üzerine şu ayet iniyor: ''Yoksa, «Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdu» mu diyorlar? De ki: Eğer doğru iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi (yardıma) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin.'' (Hud suresi 13. ayet)

Şimdi kendini peygamberimizin yerine koyun. Ya da işte birinin sizin o kişinin telefonunu çaldığını iddia ettiğini düşünün. Bu durumda insan doğal olarak nasıl bir tepki verir? Facebook'ta Paylaş Twitter'da paylaş Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Reklamlar ''Vallaha ben çalmadım'' şeklinde bir tepki verir değil mi? Fakat kafirlerin bu iddiasının üzerine inen ayete baktığımızda kesinlikle hiçbir şekilde yemin edilmediğini görüyoruz.

Halbuki ateistlerin mantığına göre bu ayette şöyle ifadeler yer alması gerekirdi: ''And olsun ki bu Muhammed'in sözü değildir'' ya da ''And olsun bu Allah katındadır''.

Ateistlere yemin beklediğimiz halde peki bu ayette neden yemin yok diye sorabiliriz. Konuya tarafsız bakan her insan bunları sorgulaması gerekir.

Sonuç Gördüğünüz gibi bu iddialar bir takım çarpıtmalardan öteye geçmiyor. Arapça ve Türkçe'de yemin etme arasında farklar vardır. Yemin Türkçe'de sadece inandırmayı güçlendirmek için kullanılırken Arapça'da dikkat çekmek için de kullanılıyor. Allah dikkat çekmek istediği yerlere/yerlerde yemin ediyor.