Günümüzdeki insanlar 150 yıl önce yaşamış insanlara kıyasla ortalama olarak 10 santimetre daha uzun boylular.
Küçük yaşlarda daha iyi beslenme imkanları ve tıbbın ilerlemesi genlerimizdeki kodlardan daha iyi faydalanıp bizim birkaç nesil önceki atalarımızdan daha uzun insanlar olmamızı sağladı.
Ancak genetiksel olarak boyumuzun bir uzama limiti var ve bu insanlar arasında 2.28 metreyi çok nadir aşıyor.
Ama tümör gibi aşırı büyüme hormonu salgılayan iç salgı bezleri hastalıkları taşıyan bireylerin boyları büyümeyi durdurmaz ve bu yüzden bu bireyler normalden çok daha uzun insanlar olabilirler.
Örneğin şu ana kadar yaşamış bilinen en uzun insan Robert Wadlow’dur.
Robert daha 5 yaşındayken yetişkin bir adamın boyuna erişmişti ve 22 yaşında tümör nedeniyle öldüğü zaman boyu 2.72 metreydi.
Dünya üzerinde şu anda hayatta olan en uzun boylu adam ise 2.51 metre boyuyla Mardinli Sultan Kösen’dir.
Sultan Kösen aynı zamanda 36,5 cm ile “en büyük ayaklara” (ki bu 60 numara ayakkabı giymesi demek oluyor) ve 27,5 cm ile “en büyük ellere” sahip.
Hollandalılar son 150 yılda ortalama 20 santimetre uzadı.
Dünyanın en uzun boylu insanlarının yaşadığı bu ülkede erkeklerin boy ortalaması 1,84 metre, kadınların ise 1,71 metre.
Dünyanın en kısa boylu insanlarının yaşadığı ülkeler; Bolivya, Endonezya, Filipinler ve Kamboçya’dır.
Bu ülkelerde erkeklerin boy ortalaması 1.60 metre civarında, kadınlar ise 1.50 metre civarındadır.
Türkiyede bu oran yaklaşık olarak erkekler için 1.72 metre, kadınlar içinse 1.61 metredir.
İnsanların boylarının uzaması 21 yaşından sonra büyük oranda duraksar, ancak asılı kalma gibi esnetme hareketlerini devamlı uygulayan bireylerin birkaç santimetre daha uzadıkları bilinmekte.
Mars’ta doğmuş ve büyümüş bir bireyse Dünyadaki haline kıyasla 5 ile 10 santimetre daha uzun boylu olacaktır, çünkü Mars’taki yer çekimi Dünya’daki yer-çekiminin 3’te 1’idir ve iskeleti aşağı çekecek güç az olduğu için kemikler daha fazla uzayabilir.
5 metre uzunluğundaki bir insanın vücut ağırlığını taşıyarak ayakta durabilmesi için kemikleri dinozor kemiği gibi çok kalın olmalı veya iskeletinin çelik gibi kemikten çok daha sağlam olan materyallerden oluşması gerekir.
Ayrıca bu uzunluktaki birisinin kalbinin metreler boyunca yukarıda olan beynine yeterli kanı pompalaması ve diğer iç organlarının düzgün çalışması da imkansızdır.
Neredeyse bütün kemikleri Tanzanya’da bulunup Berlin'de sergilenmiş Giraffatitan, yani dev zürafa isimli dinozorun uzunluğunun 25 metreye, ağırlığınınsa 30 tona kadar çıktığı tahmin edilmekte.
Dünyanın yaşamış en uzun canlısı olduğu tahmin edilen Amphicoelias dinozorunun 55, 60 metre boyundan daha uzun olması mümkün olmayacaktır, çünkü hiçbir iskelet sistemi oluşacak tonlarca ağırlığı Dünyanın yer çekimine karşı kaldıramayacaktır.
Bir insanın dünya yüzeyinde görebileceği en uzak mesafe ufuk çizgisiyle sınırlıdır, ve bu en fazla 5 km kadardır, bundan daha uzun mesafelerde Dünyanın şekli yuvarlak olduğu için kişinin vücudu eğim açısının, yani yüzey kasisinin arkasında kalır.
Doğrusal olarak bakış sağlayabileceğiniz eğimsiz uzay boşluğundaysa kişinin vücudu ekipmansız bir insan gözü tarafından astronot kostümünün de yaydığı fosforun yardımıyla en fazla 10 km ile 15 km kadar uzaktan görülebilir.
Dünya’da bir insanın bağırarak oluşturabileceği en yüksek ses 30 cm uzaklıktan 88 desibel kadardır. Bu şiddette bir haykırış diğer insanlar tarafından en fazla 5 km, eğer ses rüzgarın doğrultusundaysa 6, 7 km mesafeden duyulabilir.
Usain Bolt, 100 metre rekorunu 9.58 saniye ile kırdığında saatte 44 kilometre hıza ulaştı. Bazı biyostatik uzmanları, bu hızın insan bedeni için limit olduğunu dile getirdiler.
Ancak yakın zamanda araştırma sonuçlarını açıklayan bazı uzmanlara göre ise ‘mükemmel’ bir insan saatte 60-65 kilometre hıza kadar ulaşabilir.
Daha önceki araştırmalarda sürat koşucusunun hız limitini belirleyen şeyin bacağın yere her adım vuruşunda zeminin bacağa yüklediği ağırlık olduğu belirlenmişti.
Buna göre her adımında yerden 350 kilogram – 450 kilogram aralığında basınç alan sürat koşucusu, kaslarının ve bacaklarının güç sınırına da ulaşmış sayılıyordu. Ancak yeni araştırma, sürat koşucusunun kas ve bacaklarının bu basınç ağırlığının 4 katına kadar fazlasını bile kırılmadan taşıyabileceğini savunuyor.
Bilimadamları yeni araştırmada koşucunun ayağıyla yerin her temasında ortaya çıkan bu basınçtan çok zamanlamanın önemli olduğuna dikkat çekiyor. İyi bir sürat koşucusunun ayağının yerle her teması saniyenin onda birinde gerçekleşiyor.
Koşu bandında insan ayağının temas sayısı ve zaman aralığı üzerine araştırmalar yapan bilimadamları, insanın adım aralığının yani yer ile temas aralığının saniyenin 20’de birine kadar çıkabileceğini bunun da yerden bacağa gelecek ve sürati sınırlandıracak basıncın etkisini azaltacağı görüşünü dile getiriyor.
Kısacası, bilimsel olarak bir insan maksimum 60-65 kilometre hıza kadar ulaşabilir.
NEREDEYSE FİL KADAR GÜÇLÜYÜZ
Koşma hızı
Saatte 44 km