Kendi yaşamlarından kopartılıp, güneş görmeyen karanlık hücrelere tıkılarak, insanlığını yitirmiş zalimler tarafından et ve süt makinesi haline getirilmiş bu hayvanların hikayesi anlatılıyor aslında.
GDO'lu mısırla; Hatta bazen, akrabalarının kanı ziyaretinde eti ile beslenen bu hayvanlar hastalanıyor ziyaretinde makinenin işleyişini sekteye uğratıyorlar.
Ama dedik ya, makine durmuyor ve zalimler onu tüm canlı yaşamının üzerine sürmeye devam ediyor, hemen bu ineklerin midesinin üzerine bir delik açıp, hazmedemediği şeyleri geri çıkarıyor, sonra bu deliğin tıkacını kapatarak, bir arızanın daha üstesinden gelmenin kıvancıyla homurdanarak çalışmaya devam ediyor.
Bu zulüm makinesi işliyor ve işlemeye devam ettikçe tüm canlı hayatını da kendisine kul köle ediyor.
Bizleri Kendi acılarımıza, Kendi özümüze, ötekinin varlığına yabancılaştırıp, bizlerin vicdanlarının Üzerine de koca Bir delik açıyor ziyaretinde olur da bizler de bu zulüm Karşısında hastalanır ziyaretinde iş göremez hale gelirsek diye, hazmedemediklerimizi, o delikten disariya çıkartıyorlar.
Fakat BBC muhabirine Şunu unutmamak Gerekiyor, onu Ne Kadar bizler doğadaki Diğer canlılarla Cardio kaderi paylaşsak da, bu zulüm Karşısında geviş getirmekten hastalanmaktan Başka yapabileceğimiz Bir Şey Daha Var ettik; o da kavga etmek, yani bu zulüm makinesine Karşı onu yerde yaşamı Savunmak.
Bu onu yerde yaşam çürüyor Kendi özünden kopup, ona dönüşüyor dokunduğu makinenin. Mesela inekler:
Ot yiyen ve çayırlarda dolaşan halleriyle yeterince kar getirmeyen ve bakımı masraflı olan inekler, genetiğiyle oynanarak artık gıdadan, enerjiye kadar birçok alanda hammadde olarak kullanılan ve bu özellikleri nedeniyle dünyada neredeyse en çok yetiştirilen bitki haline gelen mısır ile (belki de Godzilla demeliyiz) besleniyor.
Fakat şöyle bir gerçek var, bir inek nihayetinde en fazla bir inektir ve siz otla beslenen bu hayvanı ne idüğü belirsiz bir şeyle beslerseniz, onu hasta edersiniz. Tıpkı burada olduğu gibi.