Kaderimin Yazıldığı Gün'deki bu sahnede yanlış olan bir şey var! Öyle Bir Şeyi Atladılar ki...
Kaderimin Yazıldığı Gün dizisine yeni başlayacakların bilmesi gereken 7 şey
Kaderimin Yazıldığı Gün, Star TV'nin ilk bölümüyle birlikte izlenme rekorlarıyla takip edilen, sezonun yeni dizilerinden. Özcan Deniz faktörünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kanıtlayan Kaderimin Yazıldığı Gün her ne kadar başarılı olsa da, yine de bu diziye yeni başlayacakların önceden bilmesi gerekenler var. Salı akşamı yayınlanacak yeni bölümden önce bu yazıya bir göz atmak faydalı olacaktır.
Türkiye 'deki dizi sektörüne bir mavi boncuk takmak lazım, izlenme oranlarının giderek düştüğü dönemlerde bile Kaderimin Yazıldığı Gün gibi yapımlarla büyük geri dönüşler yapabiliyor. Star Tv'de yayınlanan ve her salı yeni bölümleriyle izleyicilerine heyecan, ihtiras rüzgarları estiren Kaderimin Yazıldığı Gün, Özcan Deniz'in başrolünde yer aldığı özel bir yapım. Hataylı zengin bir ailenin İstanbul 'da etrafında dönen olayların anlatıldığı dizide Begüm Kütük ve Hatice Şendil, Özcan Deniz'e eşlik ediyor. Dizide artık son zamanların trend konusu olan "kim kimin çocuğu?" sorunsalı etrafına örülmüş bir senaryo olmasına karşın, hem dikkatli izleyiciler hem de özellikle Hataylılar için pek de inandırıcı olmayan unsurlar göze batıyor. Diziye yeni başlayacaklar ve Hataylı olmayanlar için ufak bir rehber hazırladık. Bu 7 madde ışığında diziyi izlemek herkes için en hayırlısı olacaktır...
1. Telefon üzerinden zaman bükülmesi
Şimdi dizimiz "7 yıl önce" başlığıyla başlıyor. Ne güzel, başlasın. Hatta mümkünse 88 yıl öncesine de sarsın hiç problem değil. Ancak 7 yıl önce bazı telefon modelleri yoktu diye hatırlıyoruz. Yani en azından Begüm Kütük'ün elinde duran telefonun çok tanınan markası 7 sene önce böyle bir model henüz çıkartmamıştı. Yani aslında dizideki 7 yıl önceki zaman bizim bildiğimiz 7 yıl öncesi olmayabilir. Öbür taraftan haydi diyelim biz yanlış anladık asıl 7 sene öncesi, Özcan Deniz'le Hatice Şendil'in yollarının kesiştiği dönem olsun. O zamanki telefonlarda da bir terslik var. O modeller o zaman da yoktu... Bizim kafamız bu konuda biraz karıştı açıkçası. Senaristler Interstellar'dan esinlenerek böyle bir zaman bükülmesiyle olayları kurguladılarsa bize de en sağlamından bir 'Eyvallah' demek düşer elbette ama yine de diziyi izlemeden önce uzay zaman bükülmesi hakkında bir okuma yapmak, az biraz kuantum fiziğiyle haşır neşir olmak lazım. Yoksa Kaderimin Yazıldığı Gün derken böyle bir zaman kırılmasına mı işaret ediyor senaristler? O zaman bize saygıyla ceketimizi iliklemek düşer sadece...
2. Antakya'da tarım kolay değildir
Kaderimin Yazıldığı Gün dizisi Antakya'nın köklü ailelerinden Yörükhan Ailesi'nin etrafında dönüyor. Ailemizin Allah daha fazlasını versin gözümüz yok, Antakya'da bağları bahçeleri var, tarlaları toprakları göz alıyor göz dolduruyor. Zamanında tarımla uğraşmış Antakyalı ailelerin torunları evlatları bilirler ki, Antakya'da tarım öyle kolay iş değildir. Genelde iflasla sonuçlanan hikayeler ortaya çıkar. Yörükhan ailesi artık sırtını nereye nasıl yasladıysa almış başlarını yürümüşler. Diziyi izleyenler sanmasınlar ki Antakya'da iki dönüm arazi çeviren herkes konaklarda yaşıyor. Yok öyle bir dünya, hatta dünya onun tam tersi. Irgatları ayrı dert, su kuyuları ayrı dert, devlet destekleme vermez, mevsim ters döner, böcek olur ilaç yetişmez... Tarımcılık perişanlıktır Antakya'da çoğu kişi için. Dizilerdeki bu toprak ağası merakı, ülkemize nereden ne zaman musallat oldu bilinmez ama Kaderimin Yazıldığı Gün'deki gibi bir toprak ağalığı yok emin olabilirsiniz. Eğer öyle olaydı, şimdiye Türkiye'nin yarısı bizimdi yemin ediyorum...
3. Antakyalı adam yatağa takım elbiseyle girmez!
Hayatının belli bir bölümünü Antakya'da geçirmiş, bölgenin zenginlerini görmüş olanlar da yine bilirler ki ev halinde 7/24 takım elbiseyle oturmak diye bir şey yoktur. İstanbul'daki konakları, sarayları orada yaşayanlar edenler bilir ancak Antakya'da evin erkeği içeri girdi mi, çıkartır pantolonunu atar kenara eşofmanını pijamasını giyer uzatır ayaklarını açar televizyonunu izler. Nedir bu böyle kardeşim Özcan Deniz konağın içinde kolalı ütülü gömlekleriyle fıldır fıldır dolaşıyor. Böyle zenginlik olmaz olsun. O kadar varlık sahibi olacaksın evinde bir rahat kıyafetle oturamayacaksın. Antakya'da böyle bir dünya yok. Antakya erkeği giyer pijamasını, bir bardak çay içer bir biberli ekmek yer keyfine bakar.
4. Şive dediğin ötmeli, öttüremediğin şiveyi git mektebinde oku
Tamam yöre dizisi oldu mu herkes şiveli konuşacak diye bir şey yok. Olmasın da zaten. Antakya'da herkesin Antakya şivesiyle konuşması diye bir durum da yok. Bu açıdan diziyi tebrik de etmek lazım ancak Antakya'da o yörenin ağzıyla konuşan insanlar da yok değil. Ama bu kadar da pürüzsüz bir konuşma dili de yok. Bari bir kişi şiveli konuşabilseydi de insan toprağın kokusunu hissedebilseydi. Her gün demiyoruz ama bari Kaderimin Yazıldığı Gün biri yöresel bir Hatay şivesiyle konuşmayı başarabilseydi fena mı olurdu?
5. Davul zurna bizim işimiz
Daha Kaderimin Yazıldığı Gün'ün ilk bölümünde bir düğün sahnesi var, tarlada çalışan ırgatların düğünü. Ağalar da düğüne katılmış ortada bir kaç tane davuul çalıyor etrafa insanlar dizilmiş. Bir halay dönüyor ki evlere şenlik. Halayda taş çatlasa 10 kişi var yok... Bu sahneyi tasarlayanlar hiç mi gitmemişler Antakya'da bir yöresel düğüne? Anlamak mümkün değil. Bir defa ortada iki davul bir zurna, Antakya standartlarına göre az. Haydi diyelim köylüdür parası yetmemiştir falan, ama o halay nedir arkadaş? Hatay'da ortada bir halay dönecekse o halayın bir ucu Adana'dan girer öbür ucu Gaziantep'ten çıkar. Ortada davulcuların canı çıkmış çalmaktan, o davulcuların başından aşağı dökülen paralar nerede? Hatay'da bir davulcuyla muhatap olmuş olanlar bilir, o davulcunun üstünden para yağmuru dökülmezse olmaz. O zurnanın içine iki tomar para sıkışmazsa çalmaz o zurna. Artık Davul Zurna ekibi nereden geldiyse, bedavaya çıkartmışlar geceyi helal olsun. O zaman biz yanalım Hatay düğünlerinde davulculara adeta vantilator rüzgarıyla saçtığımız paralara. Koskoca Yörükhangillerin ağasının bile eli cebine gitmedi, bize anca nüfus kütüğümüzü Hatay'dan sildirmek düşer...
6. Yemek yemek bir yaşam biçimidir
Arkadaş Hataylı Antakyalı aile görmesek neyse de, mevzuyu biliyoruz da konuşuyoruz. Ortalama bir Antakyalı ailenin gününün 4'te 3'ü sofrada geçer. Yemek yemek bir yaşam biçimidir. Yörükhan ailesini hatta Kaderimin Yazıldığı Gün'deki diğer Hataylıları sofrada görebilene aşk olsun. Sürekli şıkır şıkır giyinmiş geziyorlar. Kardeşim o kadar zengin mutfağı olan bir yörenin insanları neden inatla yemek yemez? Oturtun kardeşim şu insanları sofraya. Mesele yemekse gerisi Antakyalı için teferruattır. Yok öyle kasıntı kasıntı oturmak, haydi sofraya arkadaşlar!
7. Bakışların bana biraz cesaret versin
Her dizide karşımıza çıkan ve Kaderimin Yazıldığı Gün'de de kurtulamadığımız uzun uzun bakışmalarla dolu sahneler de açıkçası Hataylı bir aile için geçerli olacak bir durum değildir. Ne kadar şehirli olursa olsun, Hatay'ın suyunu içmiş, toprağına basmış insana öyle uzun uzun bakmak mümkün değildir. 'Ne bakıyorsun' diyiverir adama, dizide bölümün toplam zamanından yaklaşık yarım saat çalan uzun bakışmalar gerçek hayatın içinde olsa, Allah korusun kan çıkar. Ortalık karışır. Hataylı dediğin diyeceği varsa der sonra gider künefesini yer sakinleşir, öyle uzun uzun bakmak da nedir kardeşim? Bir o ona baksın, bir bu buna baksın, sonra herkes Özcan Deniz'e baksın nasıl olacak bu işler?
Kaynak: Radikal