ANKARA (AA) - Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından 7 Temmuz'da sonuçlanan erken genel seçimlerin ardından atanan Cumhuriyetçiler partisinden Başbakan Michel Barnier'in merkez sağ azınlık hükümeti, muhalefet ile 2025 bütçesi ve sağlık sigortası bütçesi konusunda uzlaşmaya varamayınca verilen gensoru önergesi Mecliste dün akşam 331 vekilin desteğiyle kabul edildi.

Böylece, ülkede 5. Cumhuriyet döneminde 1962’den sonra ilk kez bir hükümet muhalefetin güvenoyunu alamayarak düştü. Barnier hükümeti sadece 90 günle Fransa'da 5. Cumhuriyet döneminde en kısa süre görev yapan hükümet oldu.

AA muhabiri, Fransa'daki siyasi krizin nasıl ortaya çıktığını, Barnier hükümetinin sonunu getiren bütçe konusundaki anlaşmazlığı ve olası yeni hükümet senaryolarını derledi.

Son 62 yılda ilk kez hükümet düştü

Fransa’da 5. Cumhuriyet dönemi 1958 Anayasası'nın yürürlüğe girmesiyle başladı.

Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’un 1962’de ülkenin cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi için anayasal reform istemesi mecliste tepkiyle karşılandı.

De Gaulle’un bu isteğine yasama organını zayıflatacağı gerekçesiyle karşı çıkan vekillerin, dönemin Başbakanı Georges Pompidou’nun hükümetine karşı aynı yıl sunduğu gensoru önergesi kabul edildi.

Pompidou istifasını cumhurbaşkanına sunarken, De Gaulle, 9 Ekim 1962’de meclisi feshederek erken seçim yolunu seçti ve genel seçimlerin ardından Pompidou’yu tekrar başbakan olarak atadı.

5. Cumhuriyet’te defalarca hükümete karşı gensoru önergesi verilse de, 1962’den sonra ilk kez dün akşam mecliste böyle bir önerge için yeterli çoğunluğa ulaşıldı ve 3 ay gibi kısa bir süre görev yapan Barnier hükümeti düştü.

Barnier’nin merkez sağcı azınlık hükümetinin ömrü kısa sürdü

Fransa’da temmuzda ikinci turu yapılan seçimlerden sol ittifak NFP birinci çıkarken, aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) oylarını ciddi oranda artırdı, Macron'u destekleyen merkez sağ partileri ise seçimden umduğunu bulamadı.

Macron’un meclisi feshederek gittiği erken seçimlerde hiçbir parti ya da ittifak tek başına hükümet kurmak için gerekli salt çoğunluğa erişemedi. Seçimler, Fransız tarihinin en parçalı meclis tablosunu çıkardı ve mecliste aşırı sağ, sol ve merkez sağ olmak üzere 3 ana blok oluştu. Anayasaya göre dilediği kişiyi başbakan atama yetkisi olan Macron, siyasi geleneklere uygun hareket ederek en çok milletvekili olan parti ya da gruptan başbakan atamak yerine, meclisin en küçük partilerinden Cumhuriyetçiler’den ılımlı bir isim olan Barnier’yi başbakan atadı.

Aşırı sağcıların ilk başta gensoru önergesi vermeyerek örtük destek sağladıkları Barnier hükümetine seçimin galibi solcular en başından bu yana karşı çıktı. Kamu borçları ile darda olan ve 2025 Bütçe tasarısı geciken Fransa’da yeni hükümetin ilk zorlu sınavının bütçe tasarına ilişkin görüşmeler olacağı biliniyordu.

Barnier’nin 40 milyar avro tasarruf ve 20 milyar avro vergi artışı öngördüğü tasarıda solcular ve aşırı sağcılar hükümetle uzlaşamadı. Aşırı sağcılar bütçe konusunda vergi artışına karşı çıkarak “Fransızlar yerine göçmenlere yönelik harcamalardan kısılması” gerektiğini savunurken, solcular hükümetin sosyal sigorta harcamalarındaki kesintilerine karşı çıktı.

Uzun süren bütçe görüşmelerinin ardından hükmet uzlaşı için bazı tavizler verse de bu muhalefet cephesinde yeterli bulunmadı. En son 2 Aralık’ta Barnier’in 2025 sağlık sigortasına ilişkin oturumda, kendisine tasarıyı oylamaya yapmadan meclisten geçirme yetkisi tanıyan Anayasanın 49. maddesinin 3. fıkrasını işletmesi tepki topladı.

Bunun üzerine, 3 aydır hükümete örtük destek veren aşırı sağcılar ve baştan bu yana karşı olan solcular Barnier’ye karşı gensoru önergesi sunacaklarını açıkladı.

4 Aralık’ta mecliste yapılan güvensizlik oylamasına 311 milletvekili destek verdi. Böylece hükümeti düşürmek için gerekli olan 288 milletvekili sayısı aşıldı.

Macron’un bir sonraki adımı merak konusu

Merkez sağcı azınlık Barnier hükümetinin düşmesiyle beraber, Anayasanın 50. maddesini kapsamında Başbakan Barnier’nin bugün kendisinin ve hükümetin istifasını Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a iletecek.

1962’den sonra ilk kez bir hükümetin düştüğü Fransa’yı nelerin beklediği merak konusu olurken, Macron’un bu akşam yerel saat ile 20.00’de yapacağı halka sesleniş konuşmasında bu soruya kısmen cevap vermesi bekleniyor.

Macron, daha önce De Gaulle’un yaptığı gibi Meclisi feshedemez. Bu yıl 9 Haziran’da Meclisi feshederek ülkeyi erken genel seçime götüren Macron’un, iktidar kanadı için “uzlaşının” daha kolay olduğu bir Meclis tablosuna kavuşmak ümidiyle seçime yeniden gitmesi için Temmuz 2025’i beklemesi gerekiyor.

Bu da Macron’a yeni bir başbakan atamak veya istifa etmek dışında başka bir seçenek bırakmıyor. Ancak Macron’un 2022’de yeniden cumhurbaşkanı seçildikten sonra, peş peşe atadığı başbakanlar Elisabeth Borne, Gabriel Attal ve Michel Barnier’nin hükümetleri, sırayla 1 yıl 7 ay, 8 ay ve 3 ay yönetimde kaldı.

Mecliste hiçbir parti ya da ittifakın salt çoğunluğa sahip olmadığı mevcut tablo göz önünde bulundurulduğunda, bir sonraki hükümetin çok uzun soluklu olmayacağı tahmin ediliyor.

Macron aşırı sağdan ya da solcu ittifaktan bir isim atayabilir

Macron, Barnier örneğindeki gibi aşırı sağın desteğini alacak merkez sağcı bir isim de atayabilir ancak bu tecrübe edilmiş hükümet senaryosunun aynı şekilde “kırılgan” olacağı tahmin ediliyor. Bu karşılık şu ana kadar basının öne sürdüğü başbakan adayları genellikle iktidar veya merkez sağ isimlerinden oluşuyor; bunların arasında, aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) Grup Başkanvekili Marine Le Pen ile yemek yediği ortaya çıkan mevcut Savunma Bakanı Sebastien Lecornu'nun yanı sıra iktidarın ortaklarından MoDem partisi Başkanı François Bayou da yer alıyor.

Ayrıca Macron, genel seçimlerin galibi solcu Yeni Halk Cephesi (NFP) ittifakında yer alan merkezdeki siyasi gruplar ile uzlaşıya daha açık Sosyalist Partisi’nden (PS) bir ismi başbakan olarak atamaya sıcak bakabilir.

Öte yandan Macron’un başbakanlık koltuğuna getireceği isim konusunda meclisin en büyük siyasi partisi aşırı sağcı RN’ye yanaşmayacağı tahmin ediliyor. Fransa’da son 3 seçimdir oylarını artıran ve ciddi seçim başarısı elde eden aşırı sağcıların da, başarısız olması muhtemel ve kısa ömürlü olacağı aşikar bir hükümet senaryosu içine girmeyeceği kuvvetle muhtemel.

İhtimaller arasında, Macron’un tekrar erken seçime gidebileceği en erken yasal tarihe kadar teknokrat bir hükümet atayarak, gensoru önergesi tehlikesini ortadan kaldırması da yer alıyor.

Muhalefet ülkedeki siyasi çıkmazı sandığa giderek aşmak istiyor

Öte yandan, muhalefet, ülkenin içinde bulunduğu “siyasi krizden” meclisi feshederek erken seçime gitmesi nedeniyle sorumlu tuttuğu Macron’un istifasını istiyor.

Solcu ittifakın ortaklarından aşırı solcu Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) Grup Başkanvekili Mathilde Panot, hükümetin düşmesinin ardından dün yaptığı açıklamada, “(Ülkedeki) Bu çıkmazı aşmak için geriye kalan tek çare, erken cumhurbaşkanlığı seçimleri" dedi.

Bu çağrılara, “yurt dışında ülkenin iç meselelerini konuşmama” prensibini bozarak Macron, Suudi Arabistan’da resmi ziyarette bulunduğu sırada 3 Aralık’ta yanıtladı.

İstifa etmesine yönelik çağrıların "siyasi kurgudan" ibaret olduğunu savunan Macron, "(İstifa etmemin) Bunun anlamı yok” diyerek bu ihtimali göz ardı etti.

Sapanca Gölü'ndeki su seviyesi yağışların etkisiyle yükseldi Sapanca Gölü'ndeki su seviyesi yağışların etkisiyle yükseldi
Macron’un istifası, Le Pen’in siyasi kariyerini kurtarabilir

Son üç seçimde oylarını artıran aşırı sağcılar, Meclisin en büyük partisine sahip olmasına rağmen hükümette yer almasa da Barnier hükümetinin bütçe tasarısında yapılacak değişiklikleri konusunda etkili oldu ve sunduğu desteği çekerek hükümetin düşmesine yol açtı.

Aşırı sağcılar, ülke iktidarında gözardı edilemeyecek oyun kurucu bir pozisyona geldi.

Bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Macron’un başlıca rakibi olan ve 2027’de yapılacak seçimlerde de aday olacağını duyuran Le Pen, solcular gibi ülkedeki siyasi krizden Macron’u sorumlu tutuyor.

Macron’un kararı ile gidilen erken genel seçimler ve sonrasında düşen hükümet ile derinleşen siyasi kriz, 31 Mart 2025’ten önce erken cumhurbaşkanlığı seçimleri için sandığa gidilmesi halinde Le Pen’in elini güçlendirebilir.

Öte yandan, Le Pen'in yargılandığı Avrupa fonlarını zimmetine geçirme davasında 31 Mart 2025'te kararın açıklanması bekleniyor.

Marine Le Pen’in, 2027'deki seçimlerdeki adaylığının engellenmesi tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı davada, kararın açıklanacağı tarihten önce cumhurbaşkanlğı seçimlerine gidilirse, yerel mahkeme Le Pen hakkında karar çıkaramayabilir veya kararını erteyebilir.

Öte yandan görev süresinin dolmasına 3 yılı kalan ve son dönemini ülkeyi siyasi krize sürükleyerek geçiren Macron cephesi karşısında 2027 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde önemli bir destek görebilir.

Fransa’da bir “kapanma” riski var mı ?

Barnier hükümetinin düşmesiyle beraber 2025 sağlık sigortası bütçesi Meclis tarafından reddedilmiş oldu ve ayrıca 2025 bütçesinin parlamento süreci de tamamlanmadı.

Bu nedenle, Macron’un bir an önce ülkenin gelecek yılki bütçe tasarılarını oluşturacak bir başbakan ataması gerekiyor.

Bu süreçte, Fransa’da yönetim boş kalamayacağı için yeni bir isim yerin gelene kadar Barnier, ülkenin, genel işleriyle ilgilenecek.

Fransa’da bütçenin 31 Aralık’a kadar Parlamentodan geçmesi gerekirken, bu tarihe çok az bir zaman kalmasıyla beraber, ülkede ABD’deki gibi bir “kapanma” riski yaşanma olasılığı gündeme geldi.

Ancak, ABD’den farklı olarak, Fransa’da mevzuatta böyle bir duruma engellemek adına tedbirler yer alıyor.

Eğer yıl sonuna kadar Parlamentoda yeni bir bütçe kabul edilmezse, görevdeki hükümet veya yeni kurulan hükümet, Parlamentoya, 2024 Bütçesinin aynısını gelecek yıl için “özel yasa tasarısı” şeklinde götürebilir.

Özel yasa kabul edilirse, Fransa devleti, sınırlı bir bütçeyle gelir ve giderlerinin akışını sağlayabilir.

Ancak Parlamentonun bu özel yasa tasarıyı kabul etmediği senaryoda Macron, “kapanma” riskine karşı Anayasanın 16. maddesine başvurarak, Parlamentoya danışmadan bütçesi konusunda adımlar atabilir.


Muhabir: Şeyma Yiğit,Esra Taşkın

Kaynak: aa