BURSA (AA) - Doğu Karadeniz'de doğup büyüyen, çocukluğunda ve gençliğinde babasının yanında her türlü işte çalışarak tecrübe edinen 50 yaşındaki Yalçın, arkadaşlarıyla gittiği bir kampta ahşap oymacılığa yatkınlığını fark etti.
Yalçın, 23 yıl grafik tasarımcı olarak çalıştıktan sonra kurumsal iş hayatını geride bırakıp sadece ahşap oyma yaparak hayatını sürdürmeye karar verdi.
Zamanla kendini geliştiren ve markasını oluşturan Yalçın, yaptığı kaşık, çatal, bardak, kase, kesme tahtası, oyuncak, baston, avcı bıçağı, mutfak bıçağı, balta, ahşap oyma yapanlar için aletler, bıçak kılıfı, Uzak Doğu sporları aikido ya da kendo ile uğraşanlar için "bokken" ve "co", yöresel oyunlarda kullanılan "tongurdaklı kaşık", mücevher kutusu gibi ürünleri yurt içi ve yurt dışına gönderiyor.
Atölyesinde ürünün önce bilgisayarda çizimlerini yapan Yalçın, ham malzemeyi çeşitli aşamalardan geçirerek işleyip son halini veriyor.
"Bu işe tutkuyla bağlandım"
Hüseyin Yalçın, AA muhabirine, doğduğu köyden 18 yaşına ayrılıp üniversite eğitimi aldığını ve grafik tasarımı alanında çalıştığını söyledi.
Kendi işinin patronu olmasına rağmen mesleğini 4 yıl önce bıraktığını belirten Yalçın, "Kampta tesadüfen ahşap kaşık oymayla başladı her şey. Ondan sonra yapabildiğimi gördüm. Kaşık oymaya başladım, ardından ahşap bardak oymayla devam ettim. Derken bir anda kendimi ahşap oyma işlerinin içinde buldum ve bu işe tutkuyla bağlandım." dedi.
Yalçın, köyde ağaç kesen, balta bileyen, su borularını tamir eden, saç tıraşı yapan, inşaat işleriyle uğraşan zanaatkar bir babanın oğlu olarak başladığı ahşap oymacılıkta, grafik tasarımcılığın avantajını kullanarak logosunu tasarladığını, web sitesi hazırladığını, ürünlerinin fotoğraflarını çektiğini anlattı.
Pazarlama sorunu yaşamadığını, en fazla ihracatı ABD'ye ve Avrupa ülkelerine yaptığını dile getiren Yalçın, "El yapımı ürünler dünyada her zaman rağbet görüyor çünkü onu yapan ustanın emeği, göz nuru, teri vardır. Alan kişi de buna çok değer verir ve bunu düşünerek alır. O ürünü diğer bütün fabrikasyon ürünlerden farklı bir yere koyar. Bir gün belki çocuğuna bırakma düşüncesi vardır. El yapımı ürün eskimez, her gün daha çok değerlenir." diye konuştu.
ABD'deki bir müzisyene yöresel "tongurdaklı kaşık" sattı
Yalçın, ürünlerini satın alanlarla aralarında bağ oluştuğunu ifade etti.
Alaska'da yaşayan bir müşterisinin kuksa ile buzların üzerinde çektirdiği fotoğrafı kendisine gönderdiğini aktaran Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir gün yine Amerika'daki bir müzisyen benden tongurdaklı kaşık yapmamı istedi. Sapları normalden uzun olacak şekilde, farklı boylarda tongurdaklı kaşıklar istedi. Müzik yaparken onları müzik aleti olarak kullanmak istediğini söyledi. Yaptım, çok memnun kaldı. Aradan birkaç sene geçti. Benden tekrar o kaşıklardan istedi ve pandemide yaşadıklarından bahsetti. Rahatsızlandığını, korona olduğunu ve o dönemde müziğin ona çok yardımcı olduğunu, kaşıkları kullandığını söyledi. Onun için tekrar tekrar teşekkür etti ve ikinci kez sipariş verdi."
Kurumsal hayatın insanı çok yorduğunu vurgulayan Yalçın, ahşap oymacılıkla tanıştığında bu işin kendisine uygun olduğunu hissettiğini belirtti.
Atölyesinde kendisini asla yorgun hissetmediğini dile getiren Yalçın, "Sanki bir evimden çıkıp öbür evime geliyormuşum gibiyim. Bir işi severek yapıyorsanız o iş, sizi fiziksel olarak yorsa da ruhen kesinlikle yormuyor, tam aksine sizi motive ediyor, size güç veriyor. Daha iyisini yapmak için çalışıyorsunuz, eve de mutlu gidiyorsunuz. Bütün yaşamınızı olumlu anlamda etkiliyor." ifadesini kullandı.
Muhabir: Büşra Nur Yılmaz