CAPE TOWN (AA) - ANC'nin, meclisteki ikinci büyük parti olan Demokratik İttifak (DA) ve diğer 9 küçük partiyle kurduğu koalisyon, birçok açıdan ülke demokrasi tarihinde benzeri olmayan bir deneyim olacak.
Toplamda 32 bakanın görev aldığı yeni kabinede, ANC'den 20, DA'dan 6, Inkatha Özgürlük Partisinden (IFP) 2, GOOD partisi, Yurtsever İttifak (PA), Pan Afrikanist Kongre (PAC) ve Özgürlük Cephesi Artı'dan (VF Plus) birer bakan yer alıyor.
Meclisteki üçüncü büyük parti konumundaki Ulusun Mızrağı (MK) yeni ana muhalefet partisi olurken, dördüncü parti Ekonomik Özgürlük Savaşçıları (EFF) da muhalefet sıralarındaki yerini koruyor.
Güney Afrikalı gazeteci ve akademisyenler, ulusal birlik hükümetini ve yeni kabineyi AA muhabirine değerlendirdi.
ANC tüm ana stratejik bakanlıkları elinde tutuyorGüney Afrikalı gazeteci Peter Fabricius, yeni koalisyon hükümetinin Güney Afrika demokrasi tarihindeki yerini "benzersiz" olarak nitelendirerek, "1994'ten 1996'ya kadar ulusal birlik hükümetimiz vardı ama bu hükümet, ülkeye ve uluslararası topluma istikrar ve güvenlik konusunda güven sağlamak amacıyla karşılıklı mutabakatla kurulmuştu. Mevcut ulusal birlik hükümeti ise ANC'nin ilk kez çoğunluğunu kaybetmesi nedeniyle bir zorunluluktan doğdu." ifadelerini kullandı.
Fabricius, "ANC, polis, istihbarat, savunma, dışişleri, maliye, enerji, ticaret, ekonomi ve sanayi de dahil olmak üzere tüm ana stratejik bakanlıkları elinde tuttu, koalisyon ortaklarına daha azını verme yoluna gitti. İletişim, tarım, bayındırlık, turizm, spor, sanat ve kültür, temel eğitim ve içişleri gibi önemli bakanlıklar verilmiş olsa da bunlar ANC'nin muhafaza ettikleri kadar hayati değiller." dedi.
Bu durumda, başta DA olmak üzere diğer koalisyon ortaklarının istediklerini alamadıklarını belirten Fabricius, özellikle ANC ile DA arasındaki keskin ideolojik farklılıklar nedeniyle kabineyi işler kılmanın Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa açısından son derece güç olacağını, ekonominin iyileşmesine duyulan ihtiyacın ise birleştirici faktör olduğunu söyledi.
Fabricius, "beyazların partisi" olarak öne çıkan DA'nın iktidar ortağı olmasıyla, beyazların kabinede daha fazla temsil edilme fırsatı bulduğuna dikkati çekerek, "Irk çeşitliliği ülke için iyidir çünkü tüm ırklara temsil edilme duygusu verir. Ancak ANC tabanındaki ideologlar Ramaphosa'nın beyaz çıkarlara satıldığından şüpheleniyor. EFF ve MK'deki radikal muhalefet bunu açıkça dile getiriyor ve bu nedenle ulusal birlik hükümetine katılmayı reddettiler." diye konuştu.
Fabricius, ANC'nin Filistin politikasını sürdürmekte kararlılık ortaya koymasına rağmen, yeni koalisyon ortaklarının etkisiyle bunu daha ılımlı şekilde yürütmesini beklediğini söyledi.
Güney Afrika'da yeni siyasi manzaraKwaZulu-Natal Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Lubna Nadvi, ulusal birlik hükümetinin özellikleri bakımından ülkenin siyasi tarihinde bir ilk olduğunu vurgulayarak, "Öte yandan çok fazla bakan yardımcısının olması şişirilmiş bir kabineye yol açtı. Bu, Ramaphosa tarafından diğer siyasi partileri yatıştırmak için yapıldı ancak vergilerin ek bakan yardımcısı maaşını finanse etmesi seçmenleri mutlu etmiyor." şeklinde konuştu.
Nadvi, DA'nın istediği pozisyonların hepsini almamakla birlikte elde ettikleri kazanımlardan dolayı minnettar olması gerektiğini savunarak, "Kabinenin çalışmaktan başka seçeneği yok. Ayrıca yeni atanan bakanlar da bu görevin ayrıcalıklarını kaybetmek istemezler. İşin güçlü yanı, mevcut bakanların tecrübeli ve masaya ne getireceğini bilen kimseler olması." ifadelerini kullandı.
Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığına Ronald Lamola'nın atanmasının ANC'nin Filistin politikasını sürdürme konusunda kararlığını ortaya koyduğunu belirten Nadvi, "Bakan Lamola, Naledi Pandor'un yolunda devam etmek için önemli ve stratejik bir atamadır ve bu ANC'nin Filistin meselesine olan bağlılığını göstermektedir." dedi.
ANC Filistin politikasını sürdürmekte kararlıPretorya Üniversitesi Siyaset Bilimleri Fakültesi Araştırma Görevlisi Dr. Quraysha Ismail Sooliman, yeni ulusal birlik hükümetinin, sosyal adaleti, ekonomik kapsayıcılığı ve eşitlikçi kalkınmayı ön planda tutan dönüştürücü yönetişim arzusuna sahip olduğunu dile getirerek, "Güney Afrika'ya artık bölücülükten kolektif iyilik için işbirliğine geçişi hedefleyen yeni bir siyasi manzara sunuluyor." diye konuştu.
Sooliman, bununla birlikte Güney Afrika'nın ulusal düzeyde koalisyon siyaseti konusunda geniş bir deneyime sahip olmadığına işaret ederek," Bu süreç, yüksek derecede müzakere, uzlaşma ve stratejik uyum gerektirirken, aynı zamanda çeşitli siyasi çıkarlar ve öncelikler arasında gezinmeyi gerektirir. Sonuç olarak, Güney Afrika'nın mevcut siyasi ortamında işlevsel bir ulusal birlik hükümeti inşa etme ve sürdürme görevi hem eşi benzeri görülmemiş hem de doğası gereği karmaşık bir görevdir." şeklinde konuştu.
Lamola'nın Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail'e karşı açılan soykırım davasındaki aktif role sahip olduğuna dikkati çeken Sooliman, "Bu, Güney Afrika'nın Gazze çatışması gibi önemli konulardaki iddialı duruşunun altını çiziyor." dedi.
Sooliman, ANC'nin dış politikada başta DA olmak üzere bazı koalisyon ortaklarıyla önemli farklılıklar taşıdığına dikkati çekerek, "Koalisyon hükümetindeki farklı bakış açıları, tutarlı ve etkili bir dış politikanın sürdürülmesinde zorluklar yaratabilir ancak Lamola, bu engellerin üstesinden gelebilecek kadar güçlü ve bilgilidir." ifadelerini kullandı.
Müslüman partisi Al Jamaah koalisyon ortağıApartheid rejimi tarafından katledilen aktivist İmam Harun'un oğlu olan Al Jamaah Partisi Üst Yöneticisi (CEO) Prof. Dr. Muhammed Haron, ANC'nin Filistin politikası konusunda, "Siyonist yanlısı" olarak tanımladığı DA ve diğer bazı koalisyon ortaklarını ikna etmekte güçlük çekeceğini belirterek, "Siyonistlerin Uluslararası Adalet Divanındaki soykırım davasını durdurmaya ve siyasi ve askeri liderlerin mahkemeye çıkarılmasını engellemeye kararlı olmaları nedeniyle hükümet içinde bazı çatlaklar ortaya çıkacaktır." diye konuştu.
Haron, son seçimde yüzde 0,3 civarı oy oranıyla mecliste 2 sandalye sahibi olan Al Jamaah partisinin, Siyonist etkiyi marjinalleştirme fikriyle "yönetici grubun bir parçası olarak" ulusal birlik hükümetine katıldığını belirtti.
Partinin, koalisyona katılmadan önce ulusal birlik hükümetine karşı bir duruş sergilediğini kaydeden Haron,"Daha sonra ANC'nin lehine olan senaryo değiştiğinde, partimizin lideri DA ve benzerlerine karşı ANC'ye yardım etmesi gerektiğini hissetti. Belirtildiği gibi, Al Jamaah'ın koalisyona katılma hamlesinin olumlu olup olmadığını zaman gösterecek." ifadelerini kullandı.
Al Jamaah lideri Ganief Hendricks, yeni hükümette Sosyal Kalkınma Bakan Yardımcısı olarak yer alıyor.
Muhabir: Murat Özgür Güvendik