Genel

"Hayatla Barış" filmi, Barış Telli'nin umut veren hikayesini beyaz perdeye taşıdı

Türkiye'de ve dünyada "Ampute Messi" olarak tanınan milli sporcu Barış Telli'nin hayatının anlatıldığı "Hayatla Barış" filmi 23 Şubat 2024'te vizyona girecek.

İSTANBUL (AA) - Küçük yaşta geçirdiği talihsiz kazadan sonra bir bacağını kaybeden Telli'nin hikayesini beyaz perdeye yansıtacak filmde rol alan Taner Ölmez, Bülent İnal, Nazan Kesal ve Sinan Tuzcu, filmin hikayesini ve canlandırdıkları karakterleri AA muhabirine anlattı.

Yapımda Barış'ı canlandıracak Taner Ölmez, Telli'ye benzediği için filme dahil olmuş olabileceğini belirterek, "İyi ki uğraşmışlar, iyi ki bana gelmiş bu film. Sonuç güzel oldu. Benim için ayrı bir macera, yeni bir aşama oldu. Ben bir projeye önceden hazırlanmayı, farklı bir şey yapmayı çok severim. Bayılırım böyle şeylere. Eve ödev götüreceğim bir proje oldu." dedi.

Ölmez, hazırlık aşamasının çok zor olduğunun altını çizerek, şu bilgileri verdi:

"Barış ve milli takımdaki arkadaşlarının arasına girdikten sonra açıkçası rahatladım biraz. Beni oyuna hemen dahil ettiler ve çok zaman geçirdik. Bir yerden sonra ben onlardan, onlar da benden biri oldu. Fiziksel zorluğu hala aşamıyorum. Ellerimde hala o günkü nasırlar duruyor, geçmedi. Kanedyenler üstünde dengede kalabilmek inanılmaz zorken, benim o kanedyenlerle top peşinde koşmam, mücadele etmem gerekiyordu. Ben Ampute Milli Takımı kaptanını oynuyordum. O yüzden mücadeleyi iyi, estetik bir şekilde yapmam gerekiyordu. Çoğu zaman açıkçası umutsuzluğa kapıldım. 'Bunu bir daha yapamayacağım' ya da 'Ben bu işin altından kalkamayacağım' dediğim çok oldu. İlk defa kanedyeni aldığımda bir hafta ellerimi sıkamadım. Bunu denemeden bilemezsin. Çok zordu. Farklı farklı yerlerim ağırdı. Ellerimin ağrısı geçti, omzum ağrıdı. Fiziksel olarak beni acayip derecede zorladı. Birçok yerde umutsuzluğa kapıldım. Beni o umutsuzluktan da Barış Telli ve yönetmenimiz çıkardı."

İzleyicinin filmi izledikten sonra umutla sinemadan ayrılacağını aktaran genç oyuncu. "Tabii ki hüzünlenecek, ağlayacaklar ama filmden mutlu bir şekilde çıkacaklarına inanıyorum. Barış'ın hikayesi öyle. Barış'ta ben negatif bir hal hiç görmedim. Barış'ın eski fotoğraflarına bakınca, bazen bir fotoğraf anlatır ya her şeyi, o umudu onun gözlerinde görüyorsun. Acayip bir şekilde, kanedyenlerle objektife bakan muazzam bir enerji var. O enerji hiç solmamış, tükenmemiş, bugün buralara kadar getirmiş, muazzam şeyler başarmış. " diye konuştu.

"Çocukların ufkunu aydınlatan öğretmenler çok önemli"

Başarılı oyuncu Bülent İnal, filmde Barış Telli'nin ilham veren hayat hikayesinin ele alındığına dikkati çekerek, "Barış'ı, yaptığı mucizeleri daha önce duymuştum. Film geldiği zaman hiç düşünmeden 'evet' dedim. Gerçekten böyle ilham veren bir filmde olmak benim için de mutluluk verici. Çünkü Türkiye'de ya da dünyada kendini eksik hisseden, eve kapanmış, mutsuz birçok insan var. Onlara ilham olacağını düşünüyorum. Bu çorbada bizim de tuzumuz olsun istedik. Ben de bu filme dahil oldum." ifadelerini kullandı.

Telli'nin öğretmenini filmde canlandırdığını kaydeden İnal, şu bilgileri verdi:

"Aslında Yılmaz öğretmen, filmde ya da Barış'ın hayatında birkaç öğretmenin birleşiminden oluşuyor. Farklı zamanlarda ona destek olmuş öğretmenleri Yılmaz öğretmen karakterinde birleştirmişler. Biraz da böyle bir eğitimciyi oynamak istedim. Çünkü ülkemizde eğitimin, daha doğrusu böyle öğretmenlerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Biz çocukluğumuzda bu tür öğretmenlere denk gelemedik maalesef. Böyle bir öğretmen görünce de oynamak istedim. Çocukların özellikle ilkokulda hayatlarına yön veren, onların elinden tutan yol açan, ufkunu aydınlatan öğretmenler çok önemli. Keyifli de bir film oldu."

İnal, setin çok keyifli geçtiğinin altını çizerek, "İyi oyuncular, sevdiğim oyuncu arkadaşlarım, dostlarım vardı. Güzel bir çalışma oldu. Umarım seyirciler beğenir. Sadece engelli ya da mutsuz hissedenlere değil bütün insanlara ilham olacağını düşünüyorum bu filmin. Küçücük mutsuzluklardan depresyona giren insanların, bu filmi izlediklerinde neler hissedeceğini ben de merak ediyorum. Çok mutlu olacaklarını, onlara huzur vereceğini düşünüyorum" dedi.

Sinema izleyicisinin filme ilgi göstermesini beklediğini dile getiren İnal, "İnsanlar evlerinden çıkıyor, sosyalleşiyor ve hayata karışıyorlar. Sinema bunun için önemli bir unsur. Hiçbir zaman yok olacağını düşünmüyorum. Dijital platformlarla biraz güç kaybedeceği söylense de ben sinemanın hiçbir zaman yok olacağını düşünmüyorum. Daha da artarak devam edecek. İyi filmler oldukça insanlara mutluluk, huzur veren filmler oldukça sinema salonları dolacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Bülent İnal, herkese filmi izlemesi tavsiyesinde bulunarak, "Barış'ı ilk defa sette gördüm. 5 dakika sohbet ettik. Bu kadar dünya iyisi, tatlı bir adam olması, gerçekten beni çok mutlu etti. Onun filminde olduğum için de çok mutluyum. İnsanların da bu pozitif filmi izlemelerini tavsiye ediyorum." dedi.

"Büyük bir başarı hikayesi bana göre"

Oyuncu Nazan Kesal da senaryoyu ilk okuduğunda çok etkilendiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Benim futbolla çok alakam yok. Sonra Barış'ın hikayesini okudum. Tekrar senaryoya döndüm. Barış'ın annesi Aysel Hanım'ı oynamam teklif edildi bana. Çok ilginç. Annenin öyküsü de çok enteresan geldi. Barış'ın öyküsü ayrı güzel. O yüzden de kabul ettim. Ben de bir anne olarak, yaşadığımız bu hayatta özrün, engelin ne olduğunu deneyimlemiş bir insanım. Bu filmin içindeki duyguyu çok önemsedim. Biricik bir hayat var, hepimizin bir defa geldiği ve bir daha gelme şansının olmadığı. Süreli bir ömrümüz var ve öleceğini bilen tek varlık olarak o sürede zaaflarımız, engellerimiz, eksikliklerimiz neyse, onu bir biçimiyle onore eden tamir eden bir yapısı var hikayenin. Yaşama değer katan bir film olduğunu düşünerek ben de bu filmde bir parça olmak istedim. İyi ki de olmuşum."

Yaşamın cesaret gerektirdiğini kaydeden Kesal, "Hayatın ne kadar önemli, değerli bir şey olduğunu, engellerimize rağmen hayatın yaşanacak kadar coşkulu ve değerli bir şey olduğunu hatırlatan ve alttan sürekli bu mesajı veren bir film. Duygusu çok büyük. Hikaye zaten çok enteresan. Büyük bir başarı hikayesi bana göre. Çünkü günlük hayatımıza dönüp baktığımız zaman hiçbir engeli olmayan insanların bu hayata değer katmadığını görünce, bu filmin kapladığı alanın daha büyük olduğunu hissettim. Umarım seyirci de aynı duyguyu hissedecektir. Cesaret veren bir film. Bu çok önemli. Şimdiki zamanda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey cesaret. O yüzden Hayatla Barış seyirciye bu mottoyu sinema diliyle çok güzel aktaracak bir film." ifadelerini kullandı.

"Nerede durmamamız gerektiğini gösteren bir film"

Oyuncu Sinan Tuzcu ise Telli'nin gerçek ve umut aşılayan hikayesinin filmde işlendiğini dile getirerek, "Ben de bu hikayenin içinde, onunla karşılaşmış ve ona futbol eğitimi vermiş, daha sonra Milli Takım'da da hocalığını yapmış bir antrenörü oynuyorum. Bize aslında nerede durmamamız gerektiğini gösteren bir film. İnsanın her zaman umutsuzluğa kapıldığı, yarına karşı kendini kötü hissettiği, üzüldüğü, yorulduğu, geride ve eksik kaldığını düşündüğü anlarda akla gelmesi gereken bir film olacak Hayatla Barış. Uzun bir emek aslında. Bir şeyi doğru bir şekilde anlatmak, dramatik aksiyon yaratmak zor. Çünkü bu bir belgesel değil." diye konuştu.

Filmde keyifle çalıştığının altını çizen Tuzcu, "Bütün dünyanın yorulduğu, savaşlardan vb. bıktığımız bir dönemdeyiz. Umutlu işlere, güzel hikayelere ihtiyacımız var, bizi mutlu etsin, bizi biraz daha yükseltsin diye. Çocuklarımızla beraber izleyeceğimiz güzel bir hikaye olduğu için izleyicide de karşılık bulacağı düşüncesindeyim. Bir de çok iyi oyuncular var. Bülent'i, Nazan'ı, Gürkan'ı izlemek lazım." dedi.

Filmde Taner Ölmez, Nazan Kesal, Bülent İnal, Gürkan Uygun, Biran Damla Yılmaz, Sinan Tuzcu, Erkan Üçüncü, Arben Akış, Alara Turan, Mekin Sezer, Gurur Çiçekoğlu ve Devrim Kabacaoğlu yer alıyor.

Yapımcılığını Hünkar Doğan/Four Story Prodüksiyon'un üstlendiği, yönetmenliğini Ekin Pandır'ın yaptığı ve Caner Erzincan ile Koray Yeltekin'in kaleme aldığı filmin çekimleri İstanbul'da gerçekleştirildi.


Muhabir: Hilal Uştuk