İSTANBUL (AA) - Kurum, yerel seçim çalışmaları kapsamında ziyaret ettiği enstitüde incelemelerde bulundu.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener ile Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Doç. Dr. Doğan Kalafat'ın eşlik ettiği Kurum, Türkiye'deki 272 istasyondan alınan gerçek zamanlı deprem verilerinin işlendiği panelleri de gözlemledi.
Kurum, depremle ilgili, "Ülkemiz bir deprem ülkesi ve bu manada geçen yıl 58 bin deprem meydana gelmiş. Tabii Maraş depremleri sebebiyle olağanın üstünde bir deprem sayısı ama normal şartlarda da yaklaşık 18-20 bin deprem her yıl ülkemizde oluyor. Marmara özeline baktığımızda da 800 ile 1000 arası depremi her yıl biz Marmara'da yaşıyoruz. Tabii irili ufaklı birçok deprem oluyor. Bazılarını hissediyoruz, bazılarını hissetmiyoruz." ifadelerini kullandı.
Deprem riskiyle birlikte tsunami tehlikesinin de varlığına dikkati çeken Kurum, "Bu manada bir deprem şehri olduğumuz kadar aynı zamanda tsunami tehlikesi de oluşan, depremlerle birlikte yaşama riskimiz var. Kandilli Rasathanemiz, buradaki kıymetli hocalarımız da gerek deniz seviyesindeki değişikliği, tsunami tehlikesini, gerekse depremlerin anlık burada dijital manada tespitlerini yapıyorlar." dedi.
"Olası afetlere, tsunami riskine karşı da tedbirlerimizi almak durumundayız"
Üniversiteler ve araştırma merkezleriyle 1 Nisan itibarıyla kurmak istedikleri işbirliklerinden bahseden Murat Kurum, şöyle devam etti:
"Öncelikle erken uyarı sistemleriyle birlikte İstanbul'da en kritik, en önemli binalardaki izolatör sisteminden tutun da buradaki verilerin direkt o binalara, büyükşehir belediyesi sistemine aktarılması...Bu manada gerek doğal gaz hatlarında yapılması gerekenler, gerek ulaşım hatlarında yapılması gerekenleri dijital İstanbul anlayışıyla inşallah birleştirmiş olacağız. Tabii ki kalıcı çözümleri deprem dönüşümüyle, kentsel dönüşümle birlikte atarken bir de olası depremlere karşı yapmamız gerekenleri yine hocalarımızla birlikte çalışıyor olacağız. Gerek bu alanda eğitim yapmış uluslararası kabulü olan hocalarımızla, gerek üniversitelerimizle bu çalışmaları yaparak biz, olası afetlere, tsunami riskine karşı da tedbirlerimizi almak durumundayız. Bunu el birliğiyle, bilimin ışığında, bilim insanlarıyla beraber yapacağız. Hocalarımızın da bugün fikirlerini bir kez daha almış olduk. Onlar da milletimizin, İstanbulluların farkındalığının geliştirilmesi, bu sürece katkı sağlamak adına her türlü özveriyi zaten gösteriyor. Bundan sonra da inşallah İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle yapacağımız bir protokolle Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ile artık iç içe, tüm verileri alan, tüm verileri anlık aktaran, bu verilere ilişkin tespitleri, tedbirleri alan bir belediyemiz, belediye anlayışımız olacak ve el birliği içerisinde bu süreci yönetiyor olacağız."
Gazetecilerin olası İstanbul depremine hazırlık projelerini sorduğu Kurum, tanıtım programını hatırlatarak, "Türkiye Yüzyılında İstanbul vizyonu" ismiyle, 10 başlıkta projelerini açıkladıklarını söyledi.
"11 ilimizde 50 bini aşkın canımızı yitirdik"
Dirençli bir İstanbul vadettiklerini, olası afetlere karşı lojistik, arama kurtarma ve toplanma alanlarının altyapı planlamaları ile arama kurtarma ekipleri sayısının arttırılması, itfaiye istasyonları ve helikopter pistlerinin hazırlanması çalışmalarını yaptıklarını aktaran Kurum, "Bunun dışında da kalıcı çözümleri ortaya koymak adına, evet erken, işte 7-10 saniye haber alabiliyoruz ama, sonuçta bu farkındalığı ve bilinci arttırırken bir taraftan da kalıcı çözümleri ortaya koymak durumundayız. Taşın altına elimizi koyacağımız 650 bin konutluk İstanbul tarihinin en büyük deprem dönüşümünü de inşallah İstanbullu kardeşlerimizle, vatandaşlarımızla birlikte gerçekleştiriyor olacağız." diye konuştu.
İşbirliklerinden bahseden Kurum, şunları dile getirdi:
"Gerek KİPTAŞ eliyle 'Yarısı büyükşehir belediyesinden' dediğimiz, gerek özel sektör-vatandaş işbirliğine destek verdiğimiz projelerle, gerekse 100 bin kiralık konutla birlikte kentsel dönüşüm alanındaki vatandaşlarımızı rezerv alanlarda ikame ettiğimiz, onları geçici süreyle oraya taşıdığımız ve bir desantrilizasyon anlayışıyla dönüşüme, her alanda bu çalışmaları yapıyor olacağız. Beş yılda acilen dönüştürülmesi gereken konutların bir an önce dönüştürülmesi ve 1,5 milyon olduğunu tespit ettiğimiz riskli konutların da önümüzdeki 10 yıl içerisinde tamamen dönüşmesi hedefiyle, anlayışıyla bu çalışmaları yapacağız. İstiyoruz ki annelerimiz, babalarımız, evlatlarımız yastığa başını koyduğunda huzurla, güvenle uyusun. Bunu da inşallah bilim insanlarımızla birlikte yapacağız. Onların fikirleri, önerileri, görüşleri doğrultusunda yapacağız. El birliği içerisinde İstanbul'umuzu olası depremlere hazırlayacağız. Bu vesileyle bir kez daha depremde hayatını kaybetmiş tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum. 6 Şubat geliyor, 11 ilimizde 50 bini aşkın canımızı yitirdik. Oradaki kardeşlerimizin acıları hala dün gibi taze. Oradaki tüm vatandaşlarımıza da tekraren geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum."
Haluk Özener: "Yarın deprem olacakmış gibi hazırlanmamız gerekiyor"Prof. Dr. Haluk Özener de, İstanbul yönetimine talip olan bir belediye başkan adayının kurumlarına yaptığı ziyaretten dolayı memnuniyetini dile getirerek, Kurum'un İstanbul'un en büyük gerçeği olan olası bir Marmara depremine gösterdiği öneme vurgu yaptı.
Kurum'a Marmara'yla ilgili olası deprem risklerini aktardıklarını ve çalışmalardan bahsettiklerini anlatan Özener, olası İstanbul depremiyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
"Tüm dünyadaki bilim insanlarının büyük bir çoğunun da söylediği gibi, Marmara'da bir sismik boşluk var, bu depremin yaklaşık büyüklüğünü söyleyebiliyoruz ama zamanını söyleyemiyoruz. Dolayısıyla benim her zaman söylediğim gibi biz depremin ne zaman olacağından çok, biz buna ne kadar hazırlıklı olacağız, o yönde çabaların olması gerekiyor. Deprem bir gün gelecek ama ne zaman gelecek? Ümit ederim biz hazırken gelir, olabildiğince hazırlanmışken gelir. 99'dan beri ülkemizde birçok çalışma yapıldı, hala da yapılıyor. Ama dediğim gibi bu çalışmaların artarak sürmesi lazım. Çünkü depremin ne zaman geleceğini bilmiyoruz. Bu çalışmaların yoğun bir şekilde sürdürülmesinde büyük fayda görüyorum."
"Bir depremi, 'Artçısı gelecek mi?' diye lütfen düşünmeyelim"Özener, bir soru üzerine, Marmara'nın bütün bilim insanları için bir odak noktası olduğunu, dünyadaki birçok bilim insanının burada çalıştığını, Türk bilim insanlarının da çok başarılı çalışmalar yaptıklarını vurgulayarak, "Ama bu deprem biliminde, izin okulda okuduğunuz, öğrendiğiniz gibi, hani, '250 yıl sonra, 400 yıl sonra olacak' diye kesin bir doğru yok. Depremin büyüklükleri de tartışılıyor. Marmara'daki fayın tek parça mı, üç parça mı kırılacağı tartışılıyor. Birçok konu var tartışılan. Bunlarla uğraşmamamız lazım. Yani yarın deprem olacakmış gibi hazırlanmamız ama psikolojimizi de bozmamamız gerekiyor." diye konuştu.
Önceki günlerde İstanbul'da yaşanan 3 büyüklüğündeki depremin öncü olup olmadığının sorulması üzerine de Özener, şu yanıtı verdi:
"Marmara'da her yıl 800 ile 1000 arasında deprem oluyor. 4 ve 5'in üstünde olan yılda 4-5 tane depremimiz var. Yani dolayısıyla Marmara'nın olağan sismik aktivitesi içinde kabul edebiliriz. Biz şunu söyleyemiyoruz bilim insanları olarak; olan bir depremin anca bunun bir öncü depremi olduğunu, arkasından büyük bir deprem gelirse söyleyebiliyoruz. Yani böyle bir mekanizma yok. Yani, 'Bu deprem öncüdür' diyemiyoruz. Bakın 5'lik deprem oldu Mudanya açıklarında, güney kollu bir deprem oldu. Artçılar oldu, söndü. Yani Marmara'da bu büyüklükte depremler oluyor. Dolayısıyla hani olan bir depremi, 'Artçısı gelecek mi?' diye lütfen düşünmeyelim, biz olabildiğince bu depreme hazırlanalım. Yoksa bu psikolojiyle yaşanmaz."
Muhabir: Berfin Kıraç