Genel

İngiliz akademisyen Prof. Dr. Sayyid, Fransa'daki "kurumsal İslamofobi"ye işaret etti

Leeds Üniversitesinden Prof. Dr. Salman Sayyid, 17 yaşındaki sürücü Nael M'nin Fransa'da polis tarafından öldürülmesinin, bu ülkedeki kurumsal Müslüman karşıtlığı (İslamofobi) ve kurumsal ırkçılığın bir göstergesi olduğunu öne sürdü.

LONDRA (AA) - Sömürgecilik ve sosyal teori alanında çalışmalarıyla bilinen Sayyid, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 17 yaşındaki Nael'in öldürülmesinin tekil bir olay olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirtti.

  • Fransa'da polis kurşunuyla öldürülen gencin yaşadığı banliyö sakinleri, ayrımcılıktan rahatsız
  • Macron, ülkede düzenin sağlanması için hükümete talimat verdi
  • Fransa'da 17 yaşındaki gencin polis kurşunuyla öldüğü olaya ilişkin ses kaydı çıktı
  • Fransa, ülkedeki protestolar nedeniyle sosyal medyada kamu düzenini tehdit edene ceza hazırlığında

Fransa'da polisin bu tarz olaylara dahlinin "yeni sayılamayacak" bir durum olduğuna işaret eden Sayyid, ülkede İslamofobik yönelimlerin bir süredir izlendiğini kaydetti.

Sayyid, Fransız polisinin özellikle etnik olarak yaftaladığı ya da Müslüman damgası vurduğu kişilere karşı İslamofobik tutum izlediğini söyleyerek "Nael'in öldürülmesi bence güvenlik güçlerindeki, Fransız adalet sistemindeki ve Fransız devletindeki kurumsal İslamofobi'nin ve kurumsal ırkçılığın bir göstergesi." değerlendirmesinde bulundu.

Ancak Fransız hükümetinin durumu bu şekilde kabul etmediğinin de altını çizen Sayyid, "Bu tarz bir inkar, baskıcı ve düşünce kapasitesi olmayan rejimlerde oldukça yaygındır." dedi.

"Müslümanlar için toplumsal haklar yoksa kimse için yoktur"

Sayyid, Fransa'da yaşananların yalnızca Müslümanlar için değil, diğer etnik gruplar ile marjinalize olmuş gruplar için de tehlikeli olduğunu vurgulayarak demokratik hakların erozyona uğramasının, tüm toplumu etkileyecek tehlikede olduğunun altını çizdi.

"Müslümanlar için toplumsal haklar yoksa kimse için yoktur." diye konuşan Sayyid, İslamofobi'yle mücadelenin herkesin hakları için mücadele anlamına geleceğini ifade etti.

Sayyid, özellikle Avrupa'da artan İslamofobi'nin endişe verici düzeyde olduğunu dile getirerek buna İsveç'te Kur'an yakma eylemleri, Fransa'da ırkçılık ve İslamofobi'yle mücadele eden grupların engellenmesi, Almanya'da Filistin yanlısı gruplara baskı uygulanması gibi örnekleri gösterdi.

"Bu ülkelerin, dünyada ve kendi ülkelerinde insan hakları ve toplumsal haklar konusunun savunucuları olması gerekiyordu." şeklinde konuşan Sayyid, yine Avrupa ülkelerinin kendi liberal değerlerine bile saldırdığını anlattı.

Özgürlükler alanında bir ilerleme olması için yönetenler ile yönetilenler arasında ilişkinin daha dengeli olması gerektiğine dikkati çeken Sayyid, "Liberal bir kale olması gereken Avrupa Birliği'nde eleştirel düşünme ve muhalefet alanı daralıyor." dedi.

Sayyid, daha fazla insanın toplumsal haklar için hareket etmesi gerektiğini de belirterek "İslamofobi ve kurumsal ırkçılık, yeni sistemin geldiği en ileri nokta. Bu nedenle daha iyiye gitmek için daha çok insanın büyük çabalar sarf etmesi gerekiyor. Daha kapsamlı olarak mülteci karşıtlığına, yabancı düşmanlığına karşı Romanlar, Müslümanlar, dışlananlar için birleşik bir koalisyon olmalı." diye konuştu.

Fransa'daki şiddetli protestolar

Fransız polisi, 27 Haziran'da Nanterre'de, içinde 3 kişi bulunan bir araca ateş açmış, 17 yaşındaki sürücü Nael M'yi öldürmüştü.

Nael'in ölümüne tepki gösterenler, ülke genelinde farklı kentlerde sokağa çıkarak polisle çatışmıştı.

Genci öldüren polis açığa alınmış ve tutuklu yargılanmasına karar verilmişti.

Ayrıca Paris, Marsilya, Lyon dahil birçok kentte düzenlenen protestolarda talan ve yağmalama olayları yaşanmış, 10 kadar kentte saat 21.00'den itibaren sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti.

Macron ne demişti?

Macron ise 17 yaşındaki gencin polis tarafından öldürülmesinin ardından protestoların yaşandığı şehirlerin belediye başkanlarıyla bir araya gelmiş, burada yaptığı konuşmada, "İşler çığırından çıktığında, (sosyal medya ağlarına) erişimi düzenleyebilecek veya kesebilecek konumda olmalıyız." ifadesini kullanmıştı.

Fransız Cumhurbaşkanı'nın bu ifadeleri, muhalefetin tepkisine neden olmuştu.


Muhabir: Burak Bir,Behlül Çetinkaya