ANKARA (AA) - İngiliz deniz subayı James Cook'un 1769'da Yeni Zelanda'yı keşfinin ardından beyaz adamla, "toprağın insanları" olarak adlandırılan Maoriler arasındaki varoluş mücadelesi 250 yıldır çözülmedi.
Maoriler, hali hazırda mutlu olmadıkları müesses nizamı dönüştüreceği ve uygulamalarda ayrışmayı daha da derinleştireceği endişesiyle tasarıya karşı hem parlamentoda hem de protestolarda tepkilerini dile getiriyor.
Hükümet ortaklarından ACT New Zealand Partisi lideri David Seymour'un önerdiği "Antlaşma İlkeleri Yasası" adlı tasarının nasıl sonuçlanacağı bilinmese de yerli halk tasarının geri çekilmesi hususunda protestolarını her mecrada ifade ediyor.
Kendilerini "toprağın insanları (tangata whenua)" olarak adlandıran Maorilerin Yeni Zelanda'ya Büyük Okyanus'ta bulunan ada öbeklerinden biri olan Polinezya'dan geldiği düşünülüyor.
Yüzyıllar boyunca bu topraklarda hüküm süren Maorilerin Batı halkları ile "müzakere ve çatışma" sarmalı, Pasifik Okyanusu'na bilimsel keşif gezisini komuta eden İngiliz deniz subayı James Cook'un 1769'da adaya varmasıyla başladı.
Adaya yerleşen beyazların, yerli halkın kurallarına uymamasıyla körüklenen anlaşmazlıklar 250 yıl sürecek tartışmayı başlattı.
Maorilerin isyanlarının ardından dönemin İngiliz Kraliyet yetkilileri ile masaya oturan 500 civarında Maori lider, 6 Şubat 1840'ta 184 yıldır tartışılan Waitangi Antlaşması'na imza attı.
Antlaşmanın versiyonlarında egemenlik sorunu varEgemenlik, yönetim ve Kraliyet ile ilişkiler gibi konuları içeren antlaşmanın, iki tarafın da imzalayabilmesi için İngilizce ve Maori dilinde hazırlanmış iki versiyonu bulunuyor.
Ancak versiyonların tam çevirisi olmaması nedeniyle iki metin arasında farklılıklar antlaşmanın uygulanmasında hala tartışmalara yol açan nedenlerin başını çekiyor.
AA'ya konuşan Yeni Zelanda'daki Canterbury Üniversitesi Profesörü David Small, özellikle egemenlik konusunu içeren maddelerde metinler arasında temel farklılıklar bulunduğunu dile getirdi.
Antlaşmanın İngilizce versiyonunda, Maori halkının mutlak egemenliği İngiliz hükümdarına devrettiğini belirten bir madde bulunduğunu kaydeden Small, şunları söyledi:
Small, "Maori dilindeki versiyon egemenliği devretmekle ilgili bir şey söylemiyordu. Aksine kraliyetin Maorilerin mutlak egemenliği anlamına gelen Tino Rangatiratanga'yı koruyacağını garanti edeceği belirtiliyordu."
Hükümetin "tartışmaları alevlendiren" önerisi
Kasım 2023'te göreve gelen Başbakan Christopher Luxon liderliğindeki koalisyon hükümeti, herkesin "eşit haklara" sahip olabilmesi için Maorileri ilgilendiren bazı politikalarda değişikliklere gidileceğini duyurdu.
Bunlardan biri de yakın zamanda parlamentoya sunulan ve Maoriler arasında tepki çeken "Antlaşma İlkeleri Yasası".
Tasarının mimarı koalisyon ortaklarından ACT New Zealand Partisi lideri Seymour, Waitangi Antlaşması'nda iki farklı versiyonun Maorilerin özel muamele görmesine sebep olduğunu öne sürdü.
Yaklaşık 40 bin kişinin katılımıyla düzenlenen 9 günlük protestolarda Maoriler, haka danslarıyla "tasarıyı geri çek" sloganları atarak tepkisini gösterdi.
Birçok Maori'nin de bulunduğu parlamentoda, yerli haklarını savunan politikalarıyla bilinen Te Pati Maori Partisi üyeleri de bu konuda seslerini çıkarmaktan çekinmiyor. Son olarak tasarıya karşı çıkan Maori milletvekilleri, Haka dansı yaparak oylamaya karşı çıkmıştı.
Maori kökenli Auckland Üniversitesi Profesörü Margaret Mutu, benzer protestoların daha önce yapıldığını hatırlatarak, "1975'te de yaptık. Dönemin Yeni Zelanda hükümeti, ırkçılığının dünyaya yansıtılmasından o kadar utanmıştı ki antlaşmanın ihlallerini araştırmak üzere Waitangi Mahkemesi adlı bir soruşturma komisyonu kurdu." dedi.
Beyaz üstünlük iddiası5,3 milyonluk Yeni Zelanda nüfusunun yüzde 18'ini oluşturan Maorilerin yüzde 8'inin işsiz olduğu biliniyor.
Daha önce de Maorileri sağlık dahil birçok haktan mahrum bırakan yasaların geçirildiğini anımsatan Mutu, "Antlaşma İlkeleri Yasası" tasarısının "en kötüsü olduğunu" kaydetti.
Mutu, "Maori olarak tanınmamız için Beyaz parlamentonun bir yasa çıkarması gerekecek, yani başka bir deyişle Maori olma hakkımız elimizden alınıyor." ifadesini kullandı.
Tasarının yürürlüğe girmesi halinde Waitangi Antlaşması'nın "ortadan kalkarak beyaz üstünlüğünü savunan bir rejimle değiştirileceğini" savunan Mutu, Maori halkının bu konuda hükümeti defalarca uyardığının altını çizdi.
Mutu, "Bu ülkenin egemenliği de sorumluluğu da biz Maorilere ait. Bu durumu düzeltmek bizim sorumluluğumuz ve tam olarak bunu yapıyoruz." dedi.
Seymour'un tasarıyı eşitlik getirmek için sunduğu iddiasına ilişkin Mutu, hali hazırda mevcut anlaşmanın "buranın Maori ülkesi olduğunu ve diğerlerinin burada bizimle barış içinde yaşamaya davet edildiğini" vurguladığını anlattı.
Mutu, "Mesele eşit olmak değil. Mesele beyazların üstünlük kurması, Maorileri ezmeye çalışması. Bu David Seymour'un eşitliği. Bu eşitliğin denklik ile alakası yok." dedi.
Maori bölgelerinde gece-kondu tarzı yaşam
Sağlık hizmetlerine erişim başta olmak üzere birçok temel insani haklarla ilgili birçok zorluk yaşayan Maorilerin ülkede sosyo-ekonomik açıdan en alt sıralarda yer aldığını aktaran Profesör Small, güncel istatistiklerin ülkenin geri kalanına kıyasla Maorilerin iş bulma potansiyellerinin daha düşük olduğuna işaret ettiğini bildirdi.
Mutu da adanın kuzeyindeki kendi topraklarına 50 yıl öncesine kadar geri dönmesine izin verilmediğini belirterek, bölgede hali hazırda alt ve üst yapıya iskan verilmediğini, dolayısıyla vergi mükellefi olmalarına rağmen ne elektrik ne de su hizmeti alabildiklerini söyledi.
Bölgede yaşayan Maorilerin yağmur suyu depoladıklarını ve güneş panelleri ile elektriğe erişebildiklerini aktaran, Mutu, "Evlerimize ulaşabilmemiz için yol yapmaya yardım edecek kişiler bulmak zorunda kalıyoruz." dedi.
Maoriler hala iyimserHer şeye rağmen ihtiyatlı bir iyimserlikle konuya yaklaşan Mutu, "Maori halkı için parlak bir gelecek görebiliyorum ama bunun Luxon hükümetiyle hiçbir ilgisi yok." değerlendirmesinde bulundu.
Mutu, kendi kuşağında eğitim gören Maori sayısının oldukça düşük olduğunu belirterek, "Genç Maoriler başarılı, sağlıklı ve müreffeh olamayacaklarını söyleyen hiçbir şeyi hoş görmeyecek." dedi.
"Bize davrandıkları gibi davranmayacağız" diyen Mutu, kültürleri gereği onları "bir ortak" olarak göreceklerini anlattı.
Yeni Zelanda parlamentosunda Maori üyelerin sayısında artış olduğunu anlatan Small, bu durumun Maori halkının karşı karşıya kaldığı sorunları daha fazla gündeme getirdiğini sözlerine ekledi.
Muhabir: Irmak Akcan,Zeynep Katre Oran