İSTANBUL (AA) - BİRİZ ÖZBAKIR - İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nüket Sivri, kritik ham maddelerin doğaya etkilerini Antarktika ve Arktik bölgelerden topladıkları su örnekleri üzerinden araştırdıklarını söyledi.

Kritik ham maddeler, ekonomik ve stratejik önemi bulunan ancak tedariki yüksek risk taşıyan ve ikame edilemeyen ham maddeler şeklinde tanımlanıyor. Sanayide giderek artan önemi dolayısıyla birçok ülke, kritik ham maddeleri belirlemek, geleceğe dair stratejiler oluşturmak ve yapılacakları planlamak amacıyla çalışmalar yürütürken Türkiye de bu ülkeler arasında yer alıyor.

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda ve Prof. Dr. Burcu Özsoy’un sefer koordinatörlüğünde 27 Ocak-3 Mart arasında düzenlenen 8. Ulusal Antarktika Bilim Seferi'ne katılan ekibin gerçekleştirdiği birçok bilimsel araştırma arasında kritik ham maddelerle ilgili çalışmalar da bulunuyor.

Lübnanlı milletvekili, İsrail ile ateşkes anlaşmasının neredeyse tamamlandığını söyledi Lübnanlı milletvekili, İsrail ile ateşkes anlaşmasının neredeyse tamamlandığını söyledi

Bilim ekibinin üyelerinden Prof. Dr. Sivri, AA muhabirine, 8. Ulusal Antarktika Bilim Seferi'nde ve 2022'deki 2. Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferi'nde alınan su örneklerinde bor, seryum, galyum, germanyum, gadolinyum, lantan, lityum, neodimyum, platin, paladyum, titanyum ve itriyum olmak üzere toplamda 12 kritik ham maddenin kutup bölgelerindeki miktarlarını belirlemeye başladıklarını söyledi.

Sivri, Antarktika'dan 30'u aşkın yüzey suyu örneği alındığını, araştırmanın insanlar, hayvanlar, bitkiler ve çevre sağlığı arasındaki bağlantıyı kabul eden, buna bütüncül bakan, sistematik bir yaklaşım olan "Tek Sağlık" odağında yürütüldüğünü kaydetti.

Bazı kritik ham maddelerin sucul ekosistemler için ağır metal davranışı sergileyerek toksik özellik gösterebildiğini vurgulayan Sivri, şunları anlattı:

"Biz de 'Acaba bunlar gerçekten sucul ekosistemler için bu denli toksik midir? Böyle bir özellik var mıdır? Varsa nasıldır? Bunu bir indeksle belirleyebilir miyiz?' gibi sorularla yola çıktık. Yani aslında kritik ham maddeleri gösterge olarak kullanabilir miyiz? Asıl hedefimiz bunu anlamak. Bu çalışmayı hem Arktik hem de Antarktik bölgelerde yaptığımız için bir karşılaştırma olabilecek. Bu karşılaştırmanın dünyada daha önce yapılmamış olduğunu gördük."

- "Turist akını ham maddelerin konsantrasyonlarını yükseltebilir"

Sivri, araştırmanın ilk sonuçları hakkında şu bilgileri verdi:

"Kritik ham maddeler beklediğimiz gibi Antarktik bölgesinde daha düşük bir konsantrasyondayken Arktik bölgedeki verilerimiz daha yüksek çıktı. Bu noktada sucul ekosistemin Antarktika'da daha sağlıklı olduğunu söyleyebiliriz. Kritik ham maddelerin oraya henüz ulaşamadığını düşünüyoruz ancak bilim ve barış kıtasında bilim yapılmasının yanı sıra maalesef o bölgeye turistlerin akın ediyor olması orada bu tarzdaki ham maddelerin ya da elementlerin konsantrasyonlarının yükselebileceğini gösteriyor."

Sucul ortamlarda artış gösteren kritik ham maddelerin denizlerde oksijen sağlayan bitkiler olarak nitelendirilen fitoplanktonik formları etkileyebileceğine değinen Sivri, özellikle sucul ekosistemin sağlığının sürdürülebilirliği açısından bu miktarların tespit edilerek kontrol altında tutulması gerektiğine dikkati çekti.

Sivri, "Arıtma teknolojileri maalesef yetmediği için denizlere ulaşan bu yapıların ne kadar etkili olabileceğine bakıyoruz çünkü bu konsantrasyonlar gün geçtikçe yükseliyor. Bunların bu ekosistemde ne oranda etkili olabileceğini bulmaya çalışıyoruz. O nedenle biz potansiyel ekolojik risk indeksi diyoruz yani ekolojik bir risk barındırıyor. Aslında biz bu riski ölçmeye çalışıyoruz." diye konuştu.

Kritik ham maddelerin son dönemde özellikle sağlık ve teknoloji alanlarında, rüzgar türbinlerinde kullanıldığını ancak bu kaynakların kısıtlı olduğunu hatırlatan Sivri, "Bu kısıtlı durum nedeniyle bizim çok daha yeni elementler, çok daha yeni ham maddeler bulmamız lazım fakat bunların da değerleri çok düşük. Özellikle arıtılmış sulardan kritik ham madde temin edebilirsek bir kaynak oluşturabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Sivri, inceledikleri su örneklerindeki kritik ham madde miktarları çok düşük olduğu için bu değerlerin zor tespit edildiğini, bu nedenle özel bir cihazla çalıştıklarını aktardı.

- Su örneklerindeki kritik ham maddeler nasıl tespit ediliyor?

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Proje Teknoloji Ofisi Merkez Araştırma Laboratuvarı ICP-MS Cihaz Sorumlusu Mühendis Şermin Özen, özel cihazla kutup bölgelerinden toplanan su numunelerinin analizlerini gerçekleştirdiğini bildirdi.

Özen, alınan su örneklerindeki kritik ham madde miktarının nasıl tespit edildiğini şöyle anlattı:

"Öncelikle numunelerimize asitlendirme işlemi yapıyoruz ve daha sonrasında cihazımızla doğrudan analizlerini gerçekleştiriyoruz. Bu analizleri yaparken cihazımızın en önemli özelliği çok düşük konsantrelere kadar inebilmesidir. Konsantrasyon düşüklüğü derken de milyarda bir, trilyonda bir seviyelerinden bahsediyoruz. Yani daha kolay ifadeyle işte bir kumsaldaki bir şeker tanesini arıyoruz diyebiliriz."

Stabil ve tekrarlanabilir sonuçları alabilmek için uluslararası sertifikalı standart maddelerle çalıştıklarından ve bu maddelerle oluşturdukları eğriyi kullanarak kutup bölgesinden getirilen ve asitlendirilen su örneklerindeki elementlerin analizlerini yaptıklarından bahseden Özen, araştırmanın 2025'te tamamlanacağını ve sonuçların birçok kez karşılaştırıldıktan sonra makale haline getirilerek dünya ile paylaşılacağını sözlerine ekledi.

Kaynak: aa