İSTANBUL (AA) - Uzunlar, sanat hayatını, unutamadığı hatıraları, Karadeniz müziğinin geçmişteki ve bugünkü durumunu AA muhabirine anlattı.
İstanbul Bakırköy'de 1991'de dünyaya geldiğini aktaran sanatçı, baba tarafından Arnavut göçmeni, anne tarafından ise Trabzon Çaykaralı olduğunu söyledi.
Ekin Uzunlar, kemençeyle 9 yaşında dayısının hediye etmesi sonucu tanıştığını kaydederek, "Kemençeyi ilk aldıkları gün şarkı çıkartmışım. Evet tabii ki de profesyonel değil, amatör ama bir melodi çıkarmışım ve buna da ailem çok şaşırmış." diye konuştu.
"Annemin ısrarıyla solistliğe geçtim"Karadeniz müziği yapan çoğu grupla çalıştığını dile getiren Uzunlar, şu bilgileri verdi:
"Kazım Koyuncu'nun ölümünden sonra birçok Karadeniz grubu çıktı ortaya. Onlara yol oldu aslında. O gruplarla çalıştım. Birçok Karadeniz sanatçısıyla çalıştım. Aslında kemençemle enstrümanist olarak başladım. Sonrasında annemin ısrarıyla artık solistliğe geçtim. Tabii bu da 2017'de oldu. 2017 yılından önce de şarkılar söyleyip Youtube ve birçok platformda paylaştım ve bunlar sadece lokal olarak Karadeniz'de çok patladı ve çok sevildi."
Genç sanatçı, 2010 sonrasında kendi çabalarıyla yaptığı eserlerin çok iyi izlenme oranlarına ulaştığının altını çizerek, şarkılarının 2-3 milyon izlendiğini, 2017'den itibaren de tek başına devam etme kararı aldığını vurguladı.
Birkaç şarkının ardından Mustafa Ceceli ile tanıştığını sözlerine ekleyen Uzunlar, şunları aktardı:
"Mustafa Ceceli'nin Kalpten albümündeki 'Aşkım Benim' şarkısını kemençemle yorumladım. Sonrasında da Mustafa ağabeyle Beyaz Show'a çıkıyoruz, orada da ufak bir düetimiz oluyor ve rağbet görüyoruz, insanlar beni tanıyor. Sonrasında Mustafa ağabey 'Sen tanınıyorsun yani insanlar seni tanıyor. Gel sana bir şarkı yapalım.' diyor. Orada benim duvarı aşma noktam Mustafa Ceceli oldu, bana 'Son Bir Kez' adlı şarkıyı yaptı."
Ekin Uzunlar, daha sonra çıkardığı şarkıların milyonlarca kez dinlendiğini ve müzik hayatındaki serüvenin bu şekilde başladığını kaydetti. Başarılı müzisyen, Altın Kelebek ve Altın Palmiye ile üniversitelerin en iyi Karadeniz müziği ve en iyi Türk halk müziği dalında verdiği pek çok ödülü aldığını söyledi.
"En büyük amacım kemençeyi dünyaya tanıtmak"Enstrümanına çok değer verdiğinin altını çizen Uzunlar, şöyle devam etti:
"Aslında en büyük amacım Karadeniz, sonra Türkiye ve dünyaydı. Çünkü sesinizle dünyaya çok fazla açılabileceğinizi düşünmüyorum. Tabii ki de açılabilirsiniz, açılan çok insan var ama ihtimaliniz çok düşüktür. Enstrümanla önünüzde çok fazla yol var. 'Müzik evrenseldir, insanları birleştirir' adı altında birçok kişiyle buluştuk. Hatta ABD'de konserler veriyoruz. New Jersey, Filadelfia ve New York'ta konser verdim. Orada kemençemle sokağa çıktım. Times Meydanı'nda Brezilya gruplarıyla, orada müzik yapan insanlarla hiç sormadan, sadece bir selam vererek birçok video çektim. Sahnemde şarkılar söylüyorum. Yabancı eserler seslendiriyoruz. Böyle bir serüvene başladık. Hayalleri olan bir insanım. Enstrümanımla ilgili çok güzel planlarım var. Çünkü Karadeniz müziği dağdan geliyor. Eski, otantik bir tahta evden çıkıp Amerika'ya gidiyor. Bu bizim için çok önemli bir şey. Aslında ben ülkenin gururu olmak isterim."
Genç sanatçı, dünyanın farklı ülkelerindeki müzisyenlerle çalma hedefini çevrim içi uygulamalar sayesinde gerçekleştirmeye çalıştığını aktararak "Enstrümantal, müzikal bir şey yapmayı düşünüyorum. Kemençeyle caz, blues, bir Kafkas, bir Azerbaycan türküsü, bir Brezilya eseri, bir Mozart eseri ama bunları kendimize uyarlayarak bir şeyler düşünüyorum. Bunu albüm yapacağım zaten. Böyle bir plan var kafamda. Türkiye'nin en iyi müzisyenleri ve oradaki iyi müzisyenlerle birleşip böyle bir sentez kurmak istiyorum. Ekin Uzunlar Türkiye'de yapabileceklerini yapacak ve yapmaya da devam edecek ve sonra dünya penceresinden devam edecek." dedi.
"Karadeniz müziğinde gerçekçilik var"
Örnek aldığı kemençe icracıları arasında Cemal Berber, Matthaios Tsahouridis, Bahattin Çamurali ve Yusuf Cemal Keskin gibi isimler olduğuna vurgu yapan Uzunlar, şöyle konuştu:
"Karadeniz müziğinin diğer türlerden farkı aslında bize hissettirdikleri ve yaşanmışlıkların yazılmış olması. Arşivlik müzik çünkü her müziğinde sahtecilik yok. Hepsinde gerçeklik, yaşanmışlık var. 100 yıl önce yazılmış eserler, bir kadına, bir erkeğe, dağa, kara, yağmura yazılmış eserler. Hırçın, sivri oluşu... Aslında müziği, doğasına benziyor Karadeniz'in. Taşları gibi sivri, bir anda sisli, bir anda güneşli, bir anda dalgalı, bir anda durgun... Aslında farklı olmasının sebebi bu. Dikkat ederseniz Karadeniz müziğini yüzyıl boyunca da dinlersiniz, 200 yıl boyunca da dinleyeceksiniz. Çünkü sezonluk değil arşivlik müziktir."
Yeni çalışmalarına değinen genç sanatçı, "Yalanı Yok" adlı bir şarkısında Karadeniz müziğiyle retro müziği birleştirdiklerini dile getirdi.
Uzunlar, küçüklükten beri bir dönerci dükkanı açmayı hayal ettiğini, ilerleyen yıllarda memleketinde bu hayalini gerçekleştirebileceğini aktardı.
Amerika'da yaşadığı bir hatırasını da aktaran sanatçı, şunları kaydetti:
"Amerika'ya gittik. Orada bir Türk kardeşimiz, ablamız geldi, gırtlak kanseriydi ve kanseri benim müziğimle yendiğini söyledi. Ameliyathaneden videolar izletti. Ameliyat oluyor ve ameliyathanede Hüznün Gemileri çalıyor. 'İnanır mısınız, 2-3 sene boyunca, tedavi olduğum süreçte hep sizin müziğinizi dinledim ve şu an kanseri yendim.' dedi. Buradan da müziğin iyileştirici yanı olduğunu, sevgi yanı olduğunu, sağlıktan ve birleştiricilikten yana olduğunu anladım. Bunlar gibi daha çok örnek var. Benim için çok değerli şeyler bunlar. Her gün yeni bir hikaye görüyorum sokakta. Her gün farklı bir hediye, her gün farklı bir gülücük, farklı bir güzel cümle duyuyorum. Onlara da layık olmaya çalışıyorum. Ben de insanım, ben de hata yapabilirim ama yapmamaya çalışıyorum. Onlar bizi bilsinler ki biz hiçbir zaman egoları yüksek sanatçılardan olmadık. Yani onlardan kendimizi saklamadık. Biz hep konserlerimizde halkın içine inerek onlarla birlikte sarılarak şarkılarımızı söyledik ve ben yıllarca da böyle olacağım."
Muhabir: Ahmet Esad Şani,Fatih Türkyılmaz