Genel

Son 20 yılda Filistinlilere ait 800 bin zeytin ağacı İsrail saldırılarında yok oldu

Filistin Sivil Çevre Örgütleri Ağı Koordinatörü Abeer Butmeh, son 20 yılda Filistinlilere ait 800 bin zeytin ağacının İsrail tarafından yok edildiğini bildirdi.

İSTANBUL (AA) - İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana bombaladığı Gazze'de yerinden edilmiş Filistinlilerin geride bırakmak zorunda kaldığı tarım arazileri de saldırıların hedefi oluyor. İklim değişikliğinin yol açtığı kuraklıktan etkilenen Filistin'in sembolü olarak kabul edilen zeytin ağaçları, bu saldırılarda yok ediliyor.

Sadece Filistin topraklarına değil, bölgedeki diğer komşu ülkelerin arazilerine de saldırılar düzenleyen İsrail, insani krizlerin yanında çevresel ve ekonomik krizlere de neden oluyor. İsrail ordusunun Lübnan'ın güneyine fosfor bombasıyla düzenlediği saldırılar sonucu 657'den fazla yangın çıkarken 6 bin dönümden fazla orman ve tarım arazisi zarar gördü, 60 binden fazla yaşlı zeytin ağacı da yandı.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Filistin Çevre Sivil Örgütleri Ağı Koordinatörü Abeer Butmeh, zeytin ağaçlarının, Filistin ekonomisinin temel dayanağını oluşturduğunu söyledi.

"Ülkedeki 100 bine yakın aile geçiminin bir kısmını zeytin hasadı ile sağlıyor"

Filistin'deki tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 45'inde tahminen 10 milyon zeytin ağacı bulunduğunu belirten Butmeh, "Zeytin hasadının yaklaşık yüzde 93'ü zeytinyağı, geri kalanı turşu, sofralık zeytin ve sabun üretimi için kullanılıyor. Ülkedeki 100 bine yakın aile geçiminin bir kısmını zeytinden sağlıyor. Hasadın büyük kısmı yurt içinde tüketiliyor, kalan kısmı ise Ürdün başta olmak üzere uluslararası organik ve serbest ticaret piyasalarında artan ilgi ve talep doğrultusunda ihraç ediliyor." diye konuştu.

Butmeh, İsrail'in topraklara erişimi kısıtlaması, birçok çiftçiyi zeytinliklerinden ayıran 'ayrım duvarı', Gazze Şeridi'nde geçişlerin abluka altına alınması ve İsrailli yerleşimcilerin çiftçilere ve zeytin ağaçlarına yönelik saldırılarının yoğun zeytin sezonunda endişeleri artırdığını anlattı.

Zeytin ağacının, Filistinlilerin toprağa olan bağlılığının bir sembolü olduğunu, köklerinin toprakla bağları, dallarının ise zorla yerinden edilmeyi temsil ettiğini aktaran Butmeh, iklim değişikliğinin artan etkilerinden Filistin'deki zeytin ağaçlarının da zarar gördüğüne değindi.

Butmeh, şunları kaydetti:

"Zeytin ağaçları dayanıklı olsa da iklim değişikliği olumsuz bir etkiye neden oldu. Olive Oil Times'ın verilerine göre, 2020'nin sonlarında üretim yaklaşık yüzde 70 düştü. Yaz aylarında sıcaklıkların çok yüksek olması zeytin ağaçlarındaki üretimi olumsuz etkilerken, mayıs ayında rüzgarlı ve yağışlı günler yaşanması zeytin çiçeklerinin düşmesine ve dolayısıyla ürün miktarının azalmasına yol açtı. Ayrıca gündüz sıcaklıklarının yüksekliği, gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı ve mevsim geçişleri de zeytin ağaçlarını olumsuz etkiliyor."

Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria'nın A, B ve C bölgelerine ayrıldığını hatırlatan Butmeh, İsrail'in özellikle Batı Şeria'nın yaklaşık yüzde 64'ünü oluşturan C Bölgesinde hasada izin vermediğini ve 'ayrım duvarı' nedeniyle de zeytin ağaçlarının çoğunlukta bulunduğu geniş tarım arazilerinin duvarın diğer tarafında kaldığını vurguladı.

"Gazze'deki tarım alanlarının yüzde 48'i Filistinlilerin erişimine kısıtlı"

İsrail saldırılarının başlamasıyla, C Bölgesinde toprağı bulunan çiftçilerin hem İsrailli askerlerin kısıtlamaları hem de İsrailli yerleşimcilerin tehditleri sebebiyle topraklarına ulaşamadığının altını çizen Butmeh, "2023'ün son günlerinde Nablus yakınlarında İsrailli bir yerleşimci, zeytin mahsulünü toplayan Filistinli bir çiftçiyi vurdu. İsrail askerleri ve yerleşimciler zeytin ağaçlarını söktü, yaktı. Son 20 yılda 800 binden fazla zeytin ağacı söküldü. Tüm bu kısıtlamalara rağmen, insanlar kendi topraklarına ulaşmak için daha fazla tehdit altında farklı yollar aradı." diye konuştu.

Gazze Şeridi'ndeki tarım alanlarının yüzde 48'inin Filistinlilerin erişimine kısıtlı olduğuna dikkati çeken Butmeh, Filistinlilerin, savaş öncesinde de 40 binden fazla tarım arazisine kısıtlı erişime sahip olduğu bilgisini verdi.

İsrail'in, Gazze Şeridi'ndeki tarım arazileri de dahil, bölgenin tamamına yoğun saldırılar düzenlediğini bildiren Butmeh, şöyle devam etti:

"Savaşın tarım alanlarına etkilerinden bahsederken sadece zeytin hasadındaki kısa vadelerden değil, ağır metal ve zehirli kimyasalların toprağa ve suya ulaştığı uzun süreli konsantrasyonlardan da bahsediyoruz. Bu saldırıların etkisine yönelik çeşitli analizler yaptık ve bazı tarım alanlarında toprağın, verimliliğini kaybettiğini tespit ettik yani tarımsal kullanım için verimsiz hale geldiler. Çiftçiler bunu, 'toprağın değişmesi' olarak nitelendiriyor."

İsrail'in, uluslararası hukuka göre yoğun sivil nüfusun bulunduğu bölgelerde kullanımı yasak olan beyaz fosfor bombası ve çok sayıda mühimmat kullanarak düzenlediği saldırıların iki nükleer bombaya eş değer zarara neden olduğu tespitinde bulunan Butmeh, tarım, su kalitesi ve biyoçeşitlilik gibi çevresel elementlerin bu olumsuzluklardan etkilendiğini dile getirdi.

"Zehirli maddeleri emen bazı bitkiler dikerek toprakta bir miktar iyileşme yakaladık"

İsrail saldırılarının hedefi olan tarım arazilerinde yeniden tarım yapılmasının mümkün olup olmayacağını öğrenmek üzere çalışmalar yürüttüklerinden de bahseden Butmeh, "Bu çalışmalar sonunda, her bölgeye ve kirliliğe bağlı olarak, toprağın işlenmesi için en iyi çözümü belirleyebiliriz. Toprağı iyileştirip, iyileştiremeyeceğimizi bilmiyoruz. Elbette bu, uzun zaman gerektiren bir süreç. Toprağın temizlenmesi için özel teknolojiler ve farklı yöntemler var. Zehirli maddeleri emen bazı bitkiler dikerek toprakta bir miktar iyileşme yakaladık. Bu zehirli toprağı, iyi toprakla değiştirmeye çalışıyoruz." sözlerini sarf etti.

Tarım arazilerine ulaşamayan Filistinli çiftçilerin evlerinin bahçesinde ve yakınlarında sebze ve meyve yetiştirmeye başladığını anlatan Butmeh, hem sebze ve meyve hem de hasadına izin verilmediği için az miktarda üretilen zeytinyağı fiyatlarının oldukça yüksek olduğunu sözlerine ekledi.


Muhabir: Yeşim Yüksel