İSTANBUL (AA) - ABD'li yazar Najla Temmy Kepler, 1991'de üniversite öğrencisiyken Müslüman olup çocuklarının Müslüman ismiyle utanmadan yaşaması ve İslami kültürle yetişmesi için Türkiye'ye yerleştiğini, 19 yıldır yaşadığı ülkenin tarihine, mutfağına, kültürüne ve misafirperverliğine hayranlık duyduğunu söyledi.
"Teksas'tan Hakikate Yolculuk" kitabının yazarı ABD'li Najla Temmy Kepler, AA muhabirine, 11 Eylül saldırılarından sonra ABD'de artan Müslüman karşıtlığını ve Türkiye'ye yerleşme kararını anlattı.
Kepler, Müslüman olmadan önce İslam diniyle ilgili fazla bilgisi olmamasına rağmen bir arayış içinde olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Zaten bir Rabb'e, kitaplara ve peygamberlere inanıyordum. Ailem beni Hristiyan yetiştirdiği için bunları biliyordum ancak oradaki öğretiler beni tatmin etmiyordu. Hem kendi sıkıntılarımın hem de dünyadaki sıkıntıların çözülmesi için bir tedavi arayışındaydım. Bunları düşünerek bana hikmet vermesi için Allah'a dua ettim. Üniversite yıllarımda Allah bana bir Müslüman'ı gönderdi. Aslında o çok İslam'ı yaşamıyordu ama benim merakımdan dolayı yardımcı oldu. Gereken bilgileri ulaştırdı ve bana getirdi. Özellikle İmam Nevevi'nin 40 Hadis kitabından etkilendim."
Üniversiteli bir genç olarak hadisleri okuyunca aradığı hikmeti bulduğunu aktaran Kepler, o dönemde İslam'ın ne olduğunu tam bilmemesine rağmen büyük bir potansiyelinin olduğunu fark ettiğini dile getirdi.
11 Eylül'den sonra Müslümanlar kötü olarak kodlandıKepler, Müslüman olduğunu söylemesinin ardından annesinin kendisini koruma kaygısıyla bazı engeller koymaya çalıştığından bahsederek, "Belki biraz ön yargılıydı ama iyi niyetliydi. Sonuçta beni koruduğunu düşünüyordu. Babam daha dindar biriydi ve farklı bir kiliseye gidiyordu. Babam daha destekleyici ve hoşgörülü yaklaştı." diye konuştu.
Müslüman olduğu 1991'de henüz "İslamofobi" diye bir kavramın dahi olmadığına dikkati çeken Kepler, 11 Eylül 2001 sabahı İkiz Kulelere yönelik saldırıların ardından durumun tamamen değiştiğini ifade etti.
Kepler, 11 Eylül öncesinde örtük bir Müslüman karşıtlığının olduğunu fark ettiğini bildirerek, şunları aktardı:
"Ben 11 Eylül'den önce Müslümanlara yönelik karartma ve ayrımcılıkla ilgili bir dergiye zaten yazı yazmıştım. Ben o zaman Müslümanlara yönelik bir düşmanlık olduğunu anlamıştım ancak hukuki olarak hakkınızı arayamayacağınız şekilde yazıyorlardı. 11 Eylül'den sonra ise açık ve net olarak Müslümanlar ve İslam 'kötü' olarak kodlandı. Özellikle televizyon kanallarında 11 Eylül öncesi satır aralarında gördüğümüz şeyler açıktan söylenmeye başladı. Camilerin önünde silahlı protestolar bile yapıldı. Çok şükür her hangi bir ateş açılmadı. Korku insana yapamayacağı şeyleri yaptırır bu anlamda medyanın sorumluluğu çok. Medyada Müslümanların hukuku maalesef hala tanınmıyor."
"Bir Türk'ün evine gittiğinde çok özel bir insansın"11 Eylül sonrası oluşan atmosferin Türkiye'ye taşınma kararı almasında etkili olduğunu anlatan Kepler, çocuklarının Türk ve İslam tarihini öğrenmesini, Müslüman kimliğinden utanmadan yaşamasını istediği için Türkiye'ye taşındığını kaydetti.
Kepler, ailenin gittikçe önemini yitirdiği Amerikan toplumundaki ahlak anlayışından ve yalnızlıktan rahatsız olduğunu vurgulayarak, şu görüşleri paylaştı:
"Batı'ya göç etmek isteyen gençler rahatlık isterken aslında yalnız bir hayat seçmiş olacaklar ve sonrasında depresyon ve psikolojik sorunlar yaşayabilirler. ABD insanların mutlu olduğunu göstermek istese de istatistikler bunu doğrulamıyor. Her sene 40 binden fazla insan intihar ediyor."
Kepler, Türkiye'ye taşınma kararını almasına Amerikalılardan çok Türklerin şaşırdığını belirterek, doğal ve tarihi güzelliklerinin yanı sıra kültürüyle de Türkiye'nin kendisi için çok özel bir yer olduğunu ifade etti.
Türkiye'deki misafirperverliğe hayran olduğunun dile getiren Kepler, sözlerini şöyle tamamladı:
"Burada komşularınız sizi düşünüyor. Bir şey pişirdiklerinde size de getiriyor. ABD'de komşuluk kalmadı. Belki bir kere hayat boyu ailemle beraber başka bir aileye gidip yemek yedik. Bir Türk'ün evine gittiğinde çok özel bir insansın. İkram üstüne ikram, güler yüz, hediyeleşme, sohbet bunlar çok güzel ve daha önce yaşamadığım şeyler. ABD'deki yalnızlık hiç iyi değil. Dayanabileceğin, destek alabileceğin bir Allah'ın yoksa, ailen yoksa, dostların yoksa nereden destek bulacaksın?"
Muhabir: Halil İbrahim Medet