ANKARA (AA) - Akgün, Türkiye Maarif Vakfının 7 yıllık performansını ve yeni dönem çalışmalarını AA muhabirine anlattı.
Türkiye Maarif Vakfının 17 Haziran 2016'da, yurt dışında anaokulundan üniversiteye kadar her düzeyde eğitim yapmak üzere kurulduğunu hatırlatan Akgün vakfı, Türkiye'yi hakkıyla temsil edebilecek kalıcı, sürdürülebilir ve kaliteli eğitim veren bir uluslararası eğitim markası haline getirmeye çalıştıklarını söyledi.
Vakfın faaliyetlerini iki kanaldan sürdürdüğünü belirten Akgün, ilk olarak FETÖ iltisaklı okulların Türkiye Maarif Vakfına devrini gerçekleştirdiklerini, 20 ülkede 230 civarında okulu devraldıklarını, bir taraftan da Türkiye'nin dış politika ve stratejik hedefleri doğrultusunda kendi okullarını doğrudan doğruya açtıklarını vurguladı. Akgün, "Bugün 51 ülkede 447 eğitim kurumumuzla 52 bin öğrenciye hizmet veren, dünyanın sayılı uluslararası eğitim kurumlarından biri haline geldik." dedi.
Temel hedeflerinin kaliteli, sürdürülebilir ve güvenli eğitim sunan, kalıcı bir eğitim kurumuna dönüşmek olduğunu belirten Akgün, Maarif Okullarına yoğun talep olduğunu belirterek, "Kapasitelerimiz yetmiyor, yeni binalar açılması konusunda inanılmaz bir taleple karşı karşıyayız, bu bizi sevindiriyor. Devraldığımız okullar da dahil olmak üzere hepsinin kalitelerini çok ciddi şekilde yükselttik." dedi.
Türkiye Maarif Vakfı'nın kurduğu okullarla dünyadaki ilk beş okul zinciri arasında bulunduğunu vurgulayan Akgün, bu iddianın içini doldurmak için çalıştıklarını bildirdi.
"Ciddi bir eğitim AR-GE'si kurduk"Maarif Vakfı'nı uzun dönemde farklı ve anlamlı kılacak olanın Uluslararası Maarif Programı (IM) ve IM-Maarif Okul Öncesi Eğitim Programı olduğunu belirten Akgün, şöyle devam etti:
"Dünyada Cambridge ve IB gibi uluslararası akreditasyon kuruluşları var. Biz de uluslararası alana hitap edecek bir uluslararası müfredat geliştirmek için çok güçlü, çok ciddi bir eğitim AR-GE'si kurduk ve bugün onun ürünlerini alıyoruz. Onun için de okul öncesi eğitimden başlayıp lise sona kadar olan bütün kademelerde kendimize özgü bu programın içeriğini dolduracak şekilde ders materyallerini öğrenen profillerini ve öğretmen kitaplarını hazırlıyoruz."
Okul öncesi programının tamamlandığını ve uygulandığını belirten Akgün, "Bazı ülkelerde örneğin, Mali'de bizim okul öncesi eğitim programımız tamamen milli bir müfredat haline getirildi. Çünkü bu ülkelerin pek çoğunda henüz okul öncesi eğitim yok. Dolayısıyla burada bir müfredat aktarımı ve paylaşımı da söz konusu." diye konuştu.
"Biz bu konuda iddialıyız"Maarif Vakfı Başkanı Akgün, Türkiye'nin, Türkiye Yüzyılı'nda eğitim modeli ithal eden bir ülkeden eğitim modeli ihraç eden bir ülke olma aşamasına doğru ilerlediğini belirterek, "Nasıl güvenlik sektöründe yüksek teknolojiye dayalı birtakım silah sistemlerini yurt dışına ihraç ediyorsak büyüyen ve güçlenen bir Türkiye'nin aynı şekilde eğitim alanında da kendisini ispat etme yükümlülüğü var ve biz bu konuda iddialıyız." diye konuştu.
Türkiye'nin eğitim konusunda çok ciddi mesafeler katettiğini söyleyen Akgün, şöyle devam etti:
"Biz neticede milli bir kurumuz ama vakıf olarak bağımsız ve esnek çalışma yöntemimiz de var. İçerideki bu birikimi dünyaya taşıma konusunda da iddialıyız. Türkiye Yüzyılı projesinin gerçekleşmesi için sadece ekonomik başarı, askeri başarı, teknolojik başarı yetmez. Esasen eğitim alanında iddia sahibi olmanız ve bunun gereği olan eğitim içeriklerini de üretip başka ülkelerle de paylaşmaya ihtiyacınız var. Yumuşak güç, ya da küresel diplomasi dediğimiz etkileşim, bu yol ve yöntemlerle oluyor."
"Bu Türkiye için yeni bir aşama, yeni bir iddiadır"Uluslararası eğitim yapan kurumların sadece fiziki olarak okul açmadığını, aynı zamanda içerik ürettiğini belirten Akgün, "Biz Türkiye Maarif Vakfı olarak bu anlamda uluslararası rekabete açılıyoruz, bu bir öz güven ve ispat gerektirir. Bu konuda iddiamızı hayata taşıyacak çalışmalar yapıyoruz. Uluslararası Maarif müfredatı ve bizim geliştirmiş olduğumuz eğitim sisteminin başka ülkelerdeki kabulü bu anlamda Türkiye için yeni bir aşama, yeni bir iddiadır." diye konuştu.
Akgün, şöyle devam etti:
"Bizim anaokulu için geliştirmiş olduğumuz müfredat, başta Mali olmak üzere özellikle Afrika ülkelerinde çok ciddi şekilde hızla kendi milli müfredatları olarak kullanmaya başlıyor. Aynı şekilde Afganistan'da da yaptık. Bu ülkelerin pek çoğunda anaokulu, okul öncesi programı yok. Afrika için söyleyeceğim diğer bir konu, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık (PDR) sistemleri pek çok ülkede ilk defa bizim okullarımız vasıtasıyla devreye giriyor. Özellikle Batı Afrika'da PDR konusunda öncüyüz ve eğitim bakanlıklarıyla yerel düzeyde eğitim programları ve işbirliği yaparak o ülkedeki milli eğitim sistemlerinin daha insan ve öğrenci odaklı hale getirilmesi konusunda tecrübe aktarımı yapıyoruz. Aslında bir model inşa ediyoruz."
"Uluslararası eğitim trendlerini yakından takip ediyoruz"Uluslararası Maarif Programı'nı (International Maarif-IM), bir akreditasyon programına dönüştürmeyi hedeflediklerini belirten Akgün, şunları kaydetti:
"Orta ve uzun vadede amacımız, IM Programının ortaokul, anaokulu ve lise kısımlarını tamamlayarak, sadece kendi okullarımızı değil uluslararası alanda, Uluslararası Maarif Akreditasyon Sistemi vasıtasıyla en düşük maliyetle en fazla insana ulaşabileceğimiz bir alan açmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde bütün dünyada özellikle yapay zeka uygulamalarıyla ilerleyecek bir eğitim anlayışı var. Son derece uygun bir ortamın oluştuğu, yani uluslararası alanda bu tür özgün çalışmaların kabul göreceği bir döneme doğru gidiyoruz. Türkiye buna hazırlıklı olmalıdır. Biz Vakıf olarak bu anlamda uluslararası eğitim trendlerini yakından takip ediyoruz."
"Dünyaya kapalı olamayız"Akgün, geniş bir etki ağları olduğunu belirterek, eğitim otoriteleriyle, bakanlarla ve akademisyenlerle yakın çalıştıklarını ifade etti. Türkiye'nin bu konudaki birikiminin dünyaya aktarılmasının önemine değinen Akgün, şu ifadeleri kullandı:
"Uluslararası Maarif Dergisi ismiyle çıkardığımız bir dergimiz var. Bu yayınımızın esas amacı Türkiye'nin eğitimle ilgili birikimini ve tecrübesini dünyaya aktarmak, dünyadaki eğitimle ilgili gelişen yeni trendleri, uygulamaları, modelleri de Türkiye'ye taşımak. Bunun için dergi esasen bir tartışma platformu işlevi görsün. Dünyaya kapalı olamayız. Ama dünyadan sadece bilgi, eğitim ve kültürü ithal eden değil, anlamlı şekilde kendi özgünlüğümüzü koruyarak işlevsel modeller geliştirip tüm dünyaya kendi birikimimizi açmak durumundayız, rekabet ile sürdürebilirliğin ancak bu şekilde sağlanacağını düşünüyorum."
Uluslararası alanda eğitim yapan devlet destekli kurumların dünya için yeni olmadığını anımsatan Akgün, Türkiye'nin Maarif Vakfı ile bu alanda bir üst lige çıktığını söyledi.
Akgün, şöyle devam etti:
"Bizim okullarımız yerelde her ülkenin kendi eğitim hukukuna göre kurulduğu için o ülkenin diploması geçerli. Ama aynı zamanda bizim milli bir kurumumuz olduğu için Türkiye'de de otomatik olarak geçerli. Türkiye Maarif Vakfı diplomasının denkliği var ve biz bu konuda Talim Terbiye Kurulu ile yakından çalışıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığının teknik yönetmeliğindeki yaptığı düzenlemelerde de şu anda Türkiye Maarif Vakfının herhangi bir ülkedeki okulundan mezun olanlara denklik sağlamada herhangi bir sorun yok."
"Romanya'daki anaokulumuzu akredite ettik"Uluslararası Maarif Programı'nı (IM) marka haline getirerek tescilini aldıklarını ifade eden Akgün, "Romanya'daki anaokulumuzun akredite ettik ve Romanya hükumeti de bunu kabul etti. Çünkü uluslararası bir akreditasyona sahipseniz bu başka üniversiteler tarafından da kabul edilir. Mesela niye IB niye Cambridge tercih ediliyor? Eğer oradan mezun olmuşsanız uluslararası üniversiteler size güvenerek sınava almadan doğrudan kabul edebiliyor. Bizim amacımız bunu sağlamak." diye konuştu.
Akgün, Türkiye Maarif Vakfının 7'nci yılına girdiğini anımsatarak, "Benim hedefim IM Programının, anaokulundan liseye kadar bütün müfredatının, ders materyallerinin dijital ortama aktarılması, kitaplarının üretilmesi. Şu anda yarısını zaten tamamlamış bulunuyoruz. 10'uncu yılına geldiğinde artık IM Programını, Türkiye menşeli, uluslararası bir eğitim akreditasyon sistemi haline getirmek." diye konuştu.
İki dilli anaokulları kurulacakTürk diasporası konusunda hazırladıkları stratejik vizyon belgeleri olduğuna da vurgu yapan Akgün, bu doğrultuda Türklerin yoğun olarak yaşadığı ülkelerde Türkiye Maarif Vakfı Eğitim Merkezleri kurulduğunu ifade etti.
Akgün, kurulan merkezler vasıtasıyla, özellikle ortaokul ve liseden bir üst kademeye geçerken ihtiyaç duyulan alanlarda takviye kursları düzenlendiğini belirtti.
Bu merkezlerde ihtiyaç duyulan her alanda eğitim vermeye çalıştıklarını vurgulayan Akgün, kursiyerlere en çok da yaşadıkları ülkenin dilini öğretme konusunda imkan sağladıklarını söyledi.
Türk diasporası konusundaki çalışmalarına bir yenisini daha ekleyeceklerini belirten Akgün, iki dilli anaokulları kurulması için altyapının hazırlandığını ifade etti. Akgün, Belçika, Avusturya, Fransa ve Almanya'da bu kapsamdaki hazırlıkların sürdüğünü söyledi.
"Bulgaristan'da okul açma faaliyetlerimiz başladı"Türkiye Maarif Vakfı olarak en çok önem verdikleri unsurun Türkçenin öğretilmesi olduğunu belirten Akgün, şu an 51 ülkede hizmet sağladıklarını, bu sayının zamanla artacağını söyledi.
Akgün, Türkiye'nin, özellikle gönül coğrafyası diye hitap edilen ülkelerde kültürel varlığını pekiştirme konusunu da çok önemsediklerini belirterek şunları kaydetti:
"Bunun için Balkanlar'da bu sene inşallah Bulgaristan'da okul açma faaliyetlerimiz başladı. Böylece Balkanlar'da okul açılmamış başka ülke kalmayacak. Orta Asya'da da Kırgızistan'da başlamıştık. Kafkaslar'da, Azerbaycan'da okulumuz açıldı. O okulları genişletiyoruz. Özellikle Orta Asya'da, Özbekistan ve Kazakistan'da kendi okullarımızı açmak istiyoruz."
Akgün, yurt dışındaki üniversitelerde Türkiye Araştırmaları Merkezlerinin kurulması ve geliştirilmesi noktasında da çalışmalarının olduğunu anımsatarak, Maarif Vakfı olarak bu konudaki bilgi ve birikimin de artırılarak devam edeceğini söyledi.
Muhabir: Utku Şimşek,Selma Kasap