İSTANBUL (AA) - İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Yaltırak, AA muhabirine, "beklenen İstanbul depremi" ifadesinin yanlış olduğunu çünkü olası bir depremin tüm Marmara Bölgesi'ni etkileyeceğini söyledi.

İstanbul'un yüksek kesimlerinde etkili olan kar sürücülere zor anlar yaşattı İstanbul'un yüksek kesimlerinde etkili olan kar sürücülere zor anlar yaşattı

Sadece İstanbul'a odaklanıldığı takdirde Marmara Denizi'ne kıyısı olan bütün yerleşim yerleriyle ilgili değil gibi algılandığını, çok da önemsenmediğini ifade eden Yaltırak, "Halbuki bu faylar, Marmara Denizi'nin içinde ve tarihsel olarak deprem üretiyorlar. Basit bir tablo çizdiğinizde son 1500 yılda burada 287 depremin kaydı var. Eski zamanlarda bir depremin kaydı olabilmesi için insanları ciddi etkilemesi lazım. Demek ki Marmara Bölgesi'nin içindekiler nasıl faylarsa sürekli deprem üretiyorlar. Sonra bunların içinden 38'i birden fazla merkezi yıkmış. Bu da önemli bir veri. Buradaki depremlerin birbirinin arkasından gelmesi bir gerçek." diye konuştu.

Marmara Denizi ile Bölgesi'ndeki deprem araştırmalarının eskiye dayandığını aktaran Yaltırak, bunun bölgedeki insanların ilgisini çektiğini ve 1800'lü yıllardaki depremlerin tarihsel olarak kataloglara girdiğini anlattı.

Yaltırak, yapılan araştırmalardan yola çıkılarak bölgede kayda geçen 38 yıkıcının dışında sadece bir tek yeri ağır etkilemiş, 8 ayrı depremin daha olduğunu dile getirerek, "Zamana bölseniz Marmara'da sürekli deprem oluyor. Onun için 'Marmara'da deprem olmayacak.' lafı anlamlı değil." ifadesini kullandı.

"Yalova'nın doğusu büyük bir sismik boşluk"

1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Düzce depremlerini de değerlendiren Yaltırak, "1999 kırığı hem deniz tabanında yapılan çalışmalara hem de uydulardan yapılan uzaktan algılama çalışmalarına ve her şeye göre Tuzla'dan daha batıya geçmedi. Yalova'nın doğusunda Çatal Deltası var. Bu Çatal Deltası'ndan daha batıya fay uzamadı. Zaten ondan sonrası büyük bir sismik boşluk, Tekirdağ açıklarına kadar. Yani Gaziköy açıklarına kadar olan yerde bir büyük deprem olmadı." dedi.

Bölgedeki büyük depremlerin tarihi seyrine bakıldığında en son serinin 1719, 1754 ve 1766'da meydana gelen iki deprem olduğuna dikkati çeken Yaltırak, 1719 depreminin olduğu fayda 280 yıl geçtikten sonra 1999 depreminin meydana geldiğini, şimdi ise 1754 ve 1766 fayları üzerindekilerin olma ihtimalinin bulunduğunu kaydetti.

Yaltırak, Marmara Denizi'nde 500 yılda bir kendini tekrar eden başka bir fay daha olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"557'de, 989'da ve 1509'da bütün Marmara Bölgesi yıkıldı. Yani sözünü ettiğimiz 38 büyük depremin içinde 3'ünün 4-5 fazla yerde etkili olduğu kayıt altında. Onun için bu depremler diğerinden daha büyük. Marmara'da sismik çalışmalarda yapılmış 4 fay görünüyor. Bu faylara baktığımız zaman bu 4 depremin, yani 1509, 1754, 1766'nın birinci ve ikinci depremlerinin, ondan geçen zaman kadar enerji birikmesi, kırıldıkları zaman da bunun boşalması lazım. Yani olay bu aslında. Yani ne zaman boşalacağı çok önemli değil. Bugün de boşalsa, önümüzdeki 20 yıl, 30 yılda da boşalsa depremin büyüklüğü çok değişmiyor. Üçüncü hanede değişiyor, 7,65 ise 7,67 oluyor. Çünkü logaritmik bir büyüklük bu. Bizim için önemli olan şey depremin olup olmayacağı söylemi değil artık. Önemli olan 'Bu fayın üzerinde bu potansiyel var. Bu potansiyelde bir deprem olursa neresi yıkılır, neresi etkilenir ve hangi tedbiri almak gerekir?' Esas problem bu. Kimin haklı olduğunu zaman gösterecek. Her türlü risk, en büyük tehlikeye göre yapılır. 'Hiç risk yok' dediğiniz zaman risk gerçekleşirse ülkeyi yok edersiniz."

Kahramanmaraş depremleri fark ettirdi

İnsanların olası bir depremde İstanbul'da en çok nerelerin etkileneceğini merak ettiğini dile getiren Yaltırak, bu yöndeki soruların çok doğru bir yaklaşım olmadığını ifade etti.

Marmara Bölgesi'nde meydana gelecek depremin uzun zamandır çok üst düzeyde bir araştırma konusu olduğuna işaret eden Yaltırak, şunları söyledi:

"Maalesef bu üst düzey araştırma küçük parçalardan ibaret kaldı. Bir türlü bir araya gelemedi, tamamlanamadı ve geliştirilemedi. Bunu bilim insanları da beceremedi, yöneticiler de beceremedi. Bu vizyon oluşmadı. Ne zaman Kahramanmaraş depremleri gerçekleşti, insanlar fark etti ki bu eski yoldan yürünemiyor. Çünkü sorun var. Yeni yönetmelikteki bina yıkılıyor, hasar görüyor, insanlar ölüyor. 13 milyonluk bir bölgede, 100 milyar dolar hasar. Ekonominin yüzde 20-30'u o bölgedeydi. Marmara Bölgesi nüfusu 25 milyonun üzerinde. Ekonominin yüzde 50'si bu bölgede. Şu andaki problem çok büyük bir problem ve çok teknik bir uzmanlıkla çözülebilecek bir iş."

Yaltırak, Türkiye'de geçtiğimiz yüzyılda kırsal alandan şehirlere yoğun göçün yaşanmasıyla şehirlerin kontrolsüz geliştiğini, binaların büyük çoğunluğunun mühendislik hizmetini almamış ve riski taşıyan binalar olduğunu dile getirdi.

Marmara Bölgesi'nde 4,5 milyon civarındaki bağımsız birimden riskli olanları ayırmanın güçlüğünü aktaran Yaltırak, bunun yüksek teknolojiyle yapılabileceğini anlattı.

"Enseyi karartmaya gerek yok"

İTÜ'de kurdukları "Marmara Aktif Fay Tehlike ve Risk Uygulama ve Araştırma Merkezi"nde bu çalışmaları en son teknolojiyle yapacaklarını ifade eden Yaltırak, şunları kaydetti:

"Türkler olarak biz bu işi yapabiliriz. Enseyi karartmaya gerek yok. İşimize odaklanalım. Bilimin ışığı olmadan bu karanlıktan çıkamayız. Biz ancak bilimin ışığında ilerleyeceğiz. Bilim, teknik neyse en iyi şekilde kullanacağız. Yetişmiş insanımız da var, imkanımız da var. İTÜ'de hepsini bir araya getirdik. En azından, 'İnşallah vaktimiz vardır' diyoruz. Çünkü depremin üzerinden uzun bir zaman geçti. Ne kadar yakın olduğunu bilmiyoruz. Hiç de önemi yok. Bizim ömrümüzde de olmayabilir ama çocuklarımızın başına gelecek. Onun için bilgi oluşturmak çok önemli."



Muhabir: Fatih Ulaş

Kaynak: aa