ÇORUM (AA) - Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ülkem Şen Uzeli, yabani mantarların, tüketen kişiyi ölüme kadar götürebildiğini belirterek, "Toplumdaki 'Hayvanların yediği mantar onları öldürmezse bize de bir sıkıntı olmaz', 'Kendi bahçemizde yetişen mantar, bir sıkıntı olmaz' ya da 'Her zaman yediğim mantar hep aynı mantar', 'Ben mantarı çok iyi ayırt edebiliyorum' gibi hurafelere inanmamak gerekiyor." dedi.
Uzeli, AA muhabirine, ilkbahar mevsiminin gelmesiyle insanların mantar zehirlenmesine bağlı nedenlerle hastanelere başvurmaya başladıklarını söyledi.
İnsanların doğadan topladıkları mantarları tüketmemesi gerektiğini vurgulayan Uzeli, bir şekilde yedikten sonra bulantı ve kusma, karın ağrısı, ishal gibi belirtiler görülmesi halinde kişinin vakit kaybetmeden hastaneye başvurmasının önem taşıdığını belirtti.
Doğada bulunan 10 binin üzerinde mantar çeşidinin 100'den fazlasının toksik düzeyde (bir organizmaya zarar verme derecesi) zararlı olduğunun altını çizen Uzeli, "Mantar zehirlenmesi, doğadan yabani, zehirli mantarların insanlar tarafından toplanılarak çiğ, pişirilmiş, kurutulmuş ya da konserve şeklinde tüketilmesi sonucunda meydana gelen zehirlenmelerdir. İnsanlar kesinlikle doğadan topladıkları mantarları tüketmemelidir." diye konuştu.
Zehirli mantar tüketen kişilerde 2-6 saat aralığında bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, baş ağrısı, baş dönmesi, nöbet, halüsinasyon gibi şikayetlerin görüldüğünü anlatan Uzeli, "Hastalarda bizim için en korkulan belirtileri böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği gibi yoğun bakım tedavisi gerektiren uzun süreçli bakıma ihtiyacı olan rahatsızlıklar hatta mantar zehirlenmesi, ölümle sonuçlanabilen tabloyla da karşımıza çıkabiliyor." ifadelerini kullandı.
Hurafelere inanmamak gerekiyorUzeli, mantar zehirlenmelerinin artmasında doğru bilinen yanlışların da etkili olduğuna işaret etti.
İnsanların mantar konusunda çok bilinçli olması gerektiğine dikkati çeken Uzeli, "Çünkü mantar zehirlenmeleri ölümle sonuçlanabilecek çok ağır tablolarla karşımıza çıkabiliyor. Toplumdaki 'Hayvanların yediği mantar onları öldürmezse bize de bir sıkıntı olmaz', 'Kendi bahçemizde yetişen mantar, bir sıkıntı olmaz' ya da 'Her zaman yediğim mantar hep aynı mantar', 'Ben mantarı çok iyi ayırt edebiliyorum' gibi hurafelere inanmamak gerekiyor." dedi.
Yabani mantar yerine kültür mantarı tercih edilmeliUzeli, şöyle devam etti:
"İnsanların doğadan toplanan mantarları hiçbir şekilde tercih etmemesi gerekiyor. Eğer kişiler mantar tüketmek istiyorsa kültür mantarı dediğimiz paketli, üretim ve son tüketim tarihleri yazan, ambalajı bozulmamış, deformasyona uğramamış mantarları tüketmeli. Doğadan toplanılan mantarların besin değeri, kültür mantarıyla birebir aynıdır. Onun için doğadan toplanan mantarları tüketip de ölüm dahil riskleri göze almanın bir anlamı bulunmuyor. İllaki bir hobi olarak mantar toplayacaksak, mutlaka bilim insanlarından yardım almamız gerekiyor."
Hastaların çoğunluğunun zehirli ve zehirsiz mantarı birbirinden ayırt edebildiklerini iddia etseler de bunu yapmanın herhangi bir yöntemi olmadığını vurgulayan Uzeli, şunları kaydetti:
"Doğadaki mantarların zehirli olup olmadığını ayırt etmek için bir metot yok. Doğadan toplanılan yabani mantarların içerdiği zehri herhangi bir uzaklaştırma yöntemi de yok. Bol suyla yıkama, tuzlu suda bekletme, pişirme gibi yöntemlerle asla toksinlerden uzaklaştıramıyoruz çünkü mantarların içerisinde bulunan zehirli toksinlerin yüksek ısıya bile dayanıklı olduğu biliniyor."
Muhabir: Kemal Ceylan