Genel

WSJ: ABD ve Suudi Arabistan, İsrail ile olası normalleşme anlaşmasının ana hatlarını belirledi

ABD ile Suudi Arabistan'ın, "İsrail'in Filistinlilere tavizler vermesi, ABD'nin Riyad'a güvenlik garantileri vermesi" karşılığında Suudi Arabistan'ın İsrail'i tanımasını içeren bir anlaşmanın üzerinde uzlaştığı ileri sürüldü.

NEW YORK (AA) - Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin haberine göre, ABD'li yetkililer, gelecek 9 ila 12 ay içinde Suudi Arabistan ile İsrail normalleşmesini içeren bir anlaşmanın detayları konusunda sonuca ulaşılabileceği hususunda ihtiyatlı da olsa iyimser. Ancak yetkililer anlaşmanın elde edilmesinin zor olacağı konusunda uyarıyor.

Habere göre, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'ın iki hafta önce Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile görüşmesinin ardından konuya ilişkin çabalar hızlandırıldı.

Müzakereciler, Riyad'ın sivil bir nükleer program geliştirmesine yardımcı olması ve sağlam güvenlik garantileri sağlaması yönünde ABD'den talepleri dahil anlaşmanın detaylarını görüşüyor.

Suudilerin, bir Filistin devletinin kurulmasına yardımcı olacak şekilde "İsrail'in kayda değer tavizler vermesini" istediği, buna karşılık da ABD'nin, Çin'le gelişen ilişkilerine sınırlamalar getirmesi için Suudi Arabistan'a baskı yaptığı ifade ediliyor.

ABD'li yetkililer, Washington'ın, Çin'in Suudi Arabistan'da askeri üs inşa etmesine izin vermeyeceğine dair Riyad'dan güvence isteyebileceğini, Çinli Huawei tarafından geliştirilen teknolojileri kullanmasına sınırlamalar getirilmesi ve petrol satışlarının fiyatlandırılmasında Çin yuanı değil, ABD dolarının kullanılmasını isteyebileceklerini belirtiyor.

Suudi Arabistan'ın üretim kesintilerinden kaynaklanan petrol fiyatları üzerindeki anlaşmazlığı sona erdirme konusundaki çabalar da gündemde.

Bu kapsamda üst düzey bir ABD yetkilisi, anlaşma unsurlarını keşfetmek ve mümkün olanın sınırlarını test etmek için bir çalışma planı olduğu bilgisini paylaştı.

ABD'li yetkililer, Başkan Joe Biden'ın bu hususta "hangi bedeli ödemeye razı olduğu konusunda henüz karar vermediğini" söylüyor.

Biden'ın anlaşmaya odaklanmasının, İran'ın kontrol altına alınması, Rusya'nın izole edilmesi ve Çin'in Washington'ın bölgedeki çıkarlarının yerini alma çabalarını engellemek için ABD'nin Orta Doğu'da merkezi bir oyuncu olarak kalması gerektiği yönündeki görüşünün bir yansıması olduğu yorumu yapılıyor.

Diğer yandan Veliaht Prens bin Selman'ın farklı ekiplere çelişkili mesajlar verdiği ifade ediliyor. WSJ'ye göre Suudi yetkililer, Veliaht Prens'in yardımcılarına, Birleşik Arap Emirlikleri'nin 2020'de İsrail ile imzaladığı anlaşmaya benzer şekilde bu ülkeyle tam olarak diplomatik ilişkiler kurmaya hazır olmadığını söylediğini belirtiyor.

Görüşmeler devam ediyor

İsrail dış istihbarat servisi Mossad'ın başkanı David Barnea'nın, ABD'de Joe Biden yönetiminin Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki normalleşmeyi de içeren bir anlaşma sağlama çabalarıyla ilgili üst düzey Beyaz Saray ve Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) yetkilileriyle temmuz ayında gizli görüşmeler gerçekleştirdiği öne sürülmüştü.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan da yine temmuzda Suudi Arabistan'a giderek Veliaht Prens Muhammed bin Selman dahil, üst düzey Suudi yetkililerle görüşmüştü.

Beyaz Saray, Sullivan'ın, bin Selman ve Suudi yetkililerle "dünyayla bağlantılı daha barışçıl, güvenli, müreffeh ve istikrarlı bir Orta Doğu bölgesi için ortak bir vizyon geliştirmeye yönelik girişimler" dahil, ikili ve bölgesel meseleleri görüştüğünü aktarmıştı.

Ziyaretten önce New York Times yazarı Thomas Friedman, Biden'ın "iki devletli çözüm için İsrail'in Filistinlilere tavizler vermesi koşuluyla Suudi Arabistan-İsrail normalleşmesini de içerecek bir ABD-Suudi Arabistan güvenlik anlaşması olasılığı" üzerinde uğraştığını yazmıştı.

Söz konusu iddiayla ilgili Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Suudi Arabistan-İsrail arasındaki normalleşmeyi ve İsrail-Filistin hattında iki devletli çözümü desteklediklerini ancak bu konulardaki görüşmelerin sonuçları hakkında bir şey söylemek için henüz erken olduğunu belirtmiş, başka bir yorum yapmaktan kaçınmıştı.


Muhabir: Tuğçenur Akgün